Çanakkale'de Prof.dr.ali Erbaş
prof.dr.ali erbaş
8 Kasım 2019 (12 Rebiü’l-evvel 1441) Cuma günü sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) yeryüzünü teşriflerinin yıldönümüdür. Cenâb-ı Hak, idrak edeceğimiz Velâdet-i Nebi’yi tüm insanlık için hayırlara vesile kılsın.
Cehalet ve zulmün hüküm sürdüğü, merhamet, hikmet ve erdemin kaybolduğu, güçlünün zayıfı ezdiği bir çağ, Allah Rasülü’nün gelişiyle ilmin, adaletin ve şefkatin aydınlığında asr-ı saadete dönüşmüştür. Cahiliye girdabında özünü ve değerlerini yitiren insanlık, onun yoluna revan olup kardeşliğin, iyiliğin ve güzel ahlakın en güzel örneklerini yeryüzüyle buluşturmuştur. Böylece bireysel, toplumsal ve evrensel düzlemde varlık, gaye, insan, bilgi ve değer ekseninde tarihin en büyük dönüşümü yaşanmıştır.
Bu yönüyle Mevlid-i Nebi;
İnsanlığın varlık ve âlem hakkındaki yerleşik bakış açısını tümden değiştirerek yerine rahmanî anlayışı yerleştiren, gerçekleştirdiği bu büyük inkişafla âlemdeki bütün rahmet kapılarının insanlığa açılmasına vesile olan manevi bir anahtardır.
Beşerin cahiliye anlayışına teslim olduğu bir dönemde, mekârim-i ahlak merkezli nebevi silsilenin, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa ile taçlandığı, üstün insani erdem ve faziletlerin, Allah Rasülü’nün şahsında bayraklaştığı bir dönüm noktasıdır.
Bugün önü alınamayan dünyevi menfaat ve ihtirasların sebep olduğu bireysellik girdabındaki insanlık; yolunu, yönünü ve yörüngesini kaybederek yok olmaya yüz tutmaktadır. İnsanın, çevre ve kâinatla ilişkilerinin mekanik bir hâle büründüğü, metafizik buhranlar sebebiyle varoluşun anlamsızlaşıp gayenin kaybolduğu, maddenin yüceltilerek hikmetin yitirildiği bir dünya, ideal manada yaşanılır olmaktan günbegün uzaklaşmaktadır.
Diğer taraftan, can taşıyan her varlığa merhamet edip zarar vermemeyi çağlar ötesi bir üslupla deklare eden Peygamberimizin ardından dünyamız; acı, hüzün ve gözyaşının esaretinde kıvranmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun, insan olmanın onuru ile bağdaşmayan bu tablo, Rasûl-ü Ekrem’in veladetiyle âlemi kuşatan rahmet ikliminin meydana getirdiği sekînete duyduğumuz ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır. Bu sebeple yeryüzü, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, en güzel örnekliğin kendisinde olduğu Resulullah’ın, çoraklaşmış ruhlara verdiği can suyuna her zamankinden daha çok muhtaçtır. Bu noktada biz inananlara düşen sorumluluk, Allah Resulünün yaşamı boyunca öncülük ettiği İslam ahlakının güzelliklerini en doğru şekilde anlayıp özümseyerek sonraki kuşaklara eksiksiz aktarmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, milletimizin ve İslam âleminin Mevlid Kandilini tebrik ediyor, insanlığın aradığı barış, huzur ve kardeşlik iklimine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.