Cankiri'da Islam'ın Engellilere Bakışı
islam'ın engellilere bakışı
İSLAM’IN ENGELLİLERE BAKIŞI
İslam medeniyetin temel manifestosu Hz. Peygamber’in (a.s) : “Allah ne mallarınıza ne de bedenlerinize bakar fakat o sizin amellerinize ve kalplerinize bakar.” Sözüdür. (Müslim, Birr, 45) Bunun için İslam, insanın bedeninden çok yüreğinin önemsendiği bir gönül medeniyetidir.
Allah Resulü (a.s) toplumun tüm fertlerine bu pencereden bakmış ve onlarla bu prensip doğrultusunda ilişki kurmuştur. Onun bazı engelli sahabeyle olan ilişkilerinden birkaçı şu şekildedir: Âmâ bir sahabe olan Itban b. Malik Allah Resulü (a.s)’ne gelerek gözleri iyi görmediği için namaza gelmekte zorluk yaşadığını, evine gelip orada namaz kılarsa orayı mescit edineceğini söyler. Bunun üzerine Allah Resulü (a.s) beraberinde Hz. Ebû Bekir (r.a) ile Itban’ın evine gider. Eve girdiğinde ‘Evinin neresinde namaz kılmamı istersin?’ buyurur. O da Allah Resulü (a.s)’nün namaz kılmasını istediği yeri gösterir. Hz. Peygamber (a.s) namaza durur, arkasındakiler de ona uyarak namaz kılarlar.” (Buhari, Teheccüd, 36; Müslim, Mesacid ve Mevziu’s-Salat, 263)
Bir gün Allah Resulü (a.s) Mekke’nin ileri gelen müşrikleriyle konuşurken görme engelli sahabeden biri olan Abdullah b. Ümmü Mektum (r.a) yanlarına gelerek bazı tavsiyeler ister. Hz. Peygamber, (a.s) yüzünü çevirip konuştuğu şahsa dönerek konuşmasına devam etmek ister tam da bu esnada, Abdullah b. Ümmü Mektum ile ilgilenmesi gerektiğine işaret eden ayetlere muhatap olur. (Abese, 80/1–12) Kutlu Nebi (a.s) Abdullah b. Ümmü Mektum’a (r.a) sahabe içerisinde yüksek görevler vermiştir. Öncelikle onu Mus’ab b. Umeyr (r.a) ile birlikte Medine’deki Müslümanlara Kur’an öğretmekle görevlendirmiş daha sonra ise Mescid-i Nebevi’nin müezzinliğine tayin etmiştir. (Buhari, Ezan, 11; Müslim, Salat, 8) Bu vazifelerin yanında savaşlara giderken onu Medine’de yerine tam 13 kez vekil bırakmıştır.
Yine Allah Resulü (a.s) ayağı aksayan Muaz b. Cebel’i (r.a) Yemen’e vali olarak görevlendirmiştir. Hz. Peygamber, (a.s) engelli sahabenin ibadete devam etmelerini istemiş, onları çok önemli vazifelerde görevlendirmiştir. Böylece engellilerin toplumdan tecrit edilmesine asla müsaade etmemiş, liyakatlerine uygun alanlarda görev yapmalarına fırsat vererek onların topluma faydalı olmasını temin etmiştir.
Hz. Peygamber’e arkadaşlık etmiş ve yaşamlarının sonraki dönemlerinde engelli olmuş önde gelen bazı sahabe isimlerini zikredecek olursak Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a), Cabir b. Abdullah (r.a), Bera b. Âzib (r.a), Ka’b b. Malik (r.a), Abdullah b. Ebi Evfa (r.a), Abbas b. Abdülmuttalib (r.a). (İbn Kuteybe, Mearif, 587–588.)
Engellilerle ilişkilerinde de görüldüğü üzere bedene değil kalbe, akla ve liyakate bakmak prensibi ile hareket eden Allah Resulü (a.s) hiçbir engelliyi “kör, sağır, dilsiz” gibi vasıflarla nitelememiştir. Eşi Safiye’yi boyunun kısalığıyla niteleyen Hz. Aişe (r.a)’yi “Öyle bir söz söyledin ki denize karışsa onu bozardı” (Tirmizi, Kıyame, 51) diyerek ikaz etmiştir. Engellilere yapılacak her türlü yardımın ibadet olduğunu özellikle vurgulamış, Ebû Zer’e (r.a) sadakanın birçok çeşidinin bulunduğunu belirterek “Âmâya veya yol sorana yol göstermen, sadakadır. Güçsüz birine yardım etmen, sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır.” (İbn Hanbel, V, 152, 169.)buyurmuştur. Engellilere yardım etmeyi ibadet telakki eden Allah Resulünün (a.s) herhangi bir âmâyı kasten yanlış yola yönlendirenleri lanetliler içerisinde sayması ise son derece manidardır. (İbn Hanbel, I, 317; I, 217)
Allah Resulü (a.s) “İki sevgilisi olan gözlerini almak sureti ile kulumu sınadığımda sabrederse, o ikisi yerine ona cenneti veririm” (Buhari, Merda, 7); “Bir Müslümanın başına gelen hastalık, dert ve hüznü Allah o kişi için günahlarına kefaret sayar” (İbn Hanbel, Müsned, III, 24.) sözleriyle de sabreden engelli engelsiz herkese günahlardan arınma ve cenneti müjdelemiştir.
Türkiye ulusal engelli veri tabanına göre ülkemizde engelli birey oranı yaklaşık %13 düzeyindedir. Bu oran aileleri ile birlikte nüfusumuzun önemli bir kısmını oluşturuyor. En azından onlar için engel değil, kolaylık olalım; şehir merkezindeki yaya kaldırımlarının önüne araç park ederken engelli geçiş rampalarına ve engelli araçlara ayrılmış park yerlerine aracımızı park etmeyelim; sözlerimizle veya bakışlarımızla rahatsız ederek onların hayatlarına yeni bir engelde biz katmayalım.
Unutmayalım ki, her sağlıklı insan bir engelli adayıdır.
Yusuf AYDOĞAN
Cezaevi Vaizi