Cankiri'da üsve-i Hasene Olarak Hz. Peygamber Ve Aile

üsve-i hasene olarak hz. peygamber ve aile

ÜSVE-İ HASENE OLARAK HZ. PEYGAMBER VE AİLE

 

Allah’ın emri, Peygamber’in kavli… Huzurun adı, hayatın tadı…
Gönüllerin miracı, ruhların ilacı… Sevginin oymağı, saygının kaymağı…
İnsanın emeli, toplumun temeli… Ömrün imarı, ahiretin mimarı…

Aile, nesep ve evlilik bağı ile bir araya gelmiş, bir çatı altında bulunan insanlar topluluğudur. Aile hayatı, nikâh ile başlar. Nikâhla kurulan aile bağıyla eşler arasında yaşamın zorluklarına karşı birbirlerine maddi manevi destek olacakları, sevinç ve hüzünleri paylaşacakları hayat arkadaşlığı başlar. Kur’an-ı Kerim’de, evliliğin huzur bulmak için yapılacağı bildirilerek iki kelimeye dikkatimizi çekilmektedir: Sevgi ve merhamet. “İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O’nun varlığının belgelerindendir. Bunda düşünen insanlar için dersler vardır.” (Rûm, 30/21)

Allah’a iman edip O’nun rızasını isteyen, ahirette lütfedeceği emsalsiz nimetlere mazhar olmayı uman ve daima Allah sevgisiyle yaşamak isteyen insanlar için eşi bulunmaz örnek, O’nun sevgili kulu, elçisi, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’dir. “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Allah’ın elçisinde güzel bir örneklik vardır.”  (Ahzab, 33/21) O'nun, iman, ahlâk ve aile fertlerine yumuşak davranma arasında kurduğu bağlantıyı dile getiren şu sözü çok manidardır: ''Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı, onların ahlak bakımından en güzel olanlarıdır, onların en hayırlıları da aile fertlerine karşı hayırla muamelede bulunanlarıdır.'' (İbn Hanbel, II/250)

         O, en güzel aile reisiydi. En hayırlınız, ailesine hayırlı davranandır. Ben de sizin aranızda ailesine karşı en hayırlı davrananım.” (İbn Mâce, Nikâh, 50) buyuran Sevgili Peygamberimiz, hanımlarına, çocuklarına ve akrabalarına karşı her zaman sevgi, şefkat ve merhametle muamele ederdi. Hz. Peygamber’e Medine hayatı boyunca on yıl hizmet eden ve O’nun aile hayatını en iyi bilenlerden biri olan Enes b. Malik şöyle der: “Çoluk-çocuğuna ve aile fertlerine karşı Hz. Peygamber’den daha şefkatli olan bir kimse görmedim.”  ( Tirmizi, Sünen, Birr ve Sıla, 25/69)

Allah Resûlü, ilk eşi Hz. Hatice’yle yirmi beş yıllık mutlu ve huzurlu bir evlilik yaşamıştı. Hz. Hatice için mükemmel bir eş, çocukları için de ideal bir babaydı. O, çok vefakar ve cefakar bir eş olan Hz. Hatice, ilk vahiy tecrübesinde eşini teselli eden ve ona ilk inanan kimse olma şerefine nail olmuştu. O, Hz. Hatice’yi vefatından sonra da sık sık hayırla yâd ederdi.

Hz. Hatice’nin vefatından sonraki dönemde insanî, dinî, siyasî ve içtimaî gerekçeler ve hikmetlerle evlilikler yapan Hz. Peygamberin evinde her ailede olduğu gibi zaman zaman tartışmalar yahut eşlerinin birtakım olumsuz davranışlarından kaynaklanan sorunlar olmuştu. Hz. Peygamber, bu durumlarda hep sabır ve teenni ile hareket eder, meydana gelen aile içi problemleri konuşarak ve danışarak çözerdi. Ailesinin makul isteklerini yerine getirmeyi ihmal etmez, onlarla istişare etmek suretiyle onları önemsediğini gösterirdi.

“Eşlerinizle iyi geçinin” (Nisâ, 4/19) diye buyurdu Rabbimiz. Resul-i Ekrem de eşleriyle mutlu olmak isteyenlere eşlerinin güzel taraflarını görmelerini tavsiye ederek şöyle buyurdular   “Mümin erkek, eşinden nefret etmesin! Şayet onun bir huyunu sevmezse başka bir huyundan hoşlanır.”(Müslim, Radâ, 61)

Hz. Peygamber, kadınları erkeklerin şiddetinden korumak için gerekli uyarılarda bulunmuş ve daima onlara iyi muamelede bulunmayı tavsiye buyurmuşlardır. Kocasını şikâyet için kendisine gelen kadınların sayısı artınca, kadınlara kötü davranışta bulunanların iyi kimseler olmadıklarını söylemiştir.

Hz. Peygamber, çeşitli vesilelerle erkeklerin kadınlar üzerinde, kadınların da erkekler üzerinde hakları bulunduğunu söylemiştir. Kadınlar hakkında Allah'tan korkulmasını, onlara haksızlık yapılmamasını istemiştir. Kadının kocası üzerindeki hakkının ne olduğunu soran kişiye, “Kendi yediğinden yedirip, giydiğinden giydirmendir, onu kötülememen, yalnız bırakmaman ve ona vurmamandır.” diye tavsiyede bulunmuştur. (Ebû Dâvûd, Nikâh, 40-41)

Mükemmel bir eş olan Allah Resulü, çocukları için de ideal bir babaydı. Sadece kendi çocukları için değil üvey çocuklarına da öz babaları gibi davranmıştı. Onlara da aynı sevgi ve şefkati göstermiş, zaman zaman da gerekli uyarılarla onları eğitmiştir. Bir defasında Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’nin önceki eşi Ebu Seleme’den olan oğlu Ömer’in yemek yerken tabağın her tarafından yediğini görünce, onu güzel bir dil ile “Oğul, besmele çek, sağ elinle ye ve hep önünden ye” diye uyarmıştı. Ömer de “Bundan sonra bu benim huyum olmuştur” (Buhari, Sahih, Et’ime, 70) demişti.

Hz. Peygamber çocuklarına değer verirdi. Kızı Hz. Fâtıma, yanına geldiğinde onun için ayağa kalkar, elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu. Hz. Peygamber, Hz Fâtıma’nın yanına geldiği zaman Hz Fâtıma da aynı şekilde davranırdı. Evlendikten sonra altı ay kadar sabah namazına kaldırmak için her sabah Hz. Fâtıma’nın evine uğraması onun evliliklerinden sonra bile çocuklarına ilgisini gösterir.

Allah Resulü, çocuklara karşı her zaman sevgi ve merhametle davranılmasını emretmiş, onları öpüp yanaklarını okşamış, selam vermiş, hal ve hatırlarını sormuş, hastalandıklarında ziyaret etmiş, çocuklarla şakalaşmış, onların kusurlarını hoş karşılamış, işledikleri hatalar karşısında onları tatlı bir dille ve anlayacakları bir şekilde ikaz etmiş, ince ve zarif bir şekilde sevgisini ifade  etmiştir. Torunlarına çok düşkün olan Peygamberimiz onları sırtına bindirmiş hatta namazdayken bile kucağında taşımıştır. (Buhârî, Salât, 106)

Her konuda Müslümanlara ve tüm insanlığa örnek teşkil eden Allah Resulü gerek eş, gerek baba gerek dede olarak aile hayatının nasıl olması gerektiğini yaşayarak göstermiş, “Ben, ailesine karşı en hayırlı olanınızım” (Tirmizî, Menâkıb, 63; İbn Mâce, Nikâh, 50) sözünü yaşantısıyla doğrulamıştır.                                          Kevser YAZICI

                                                                                                                                                   İl Vaizi