Erbaş'tan Dünya İnsan Hakları Günü Mesajı

Erbaş'tan Dünya İnsan Hakları Günü Mesajı

İslam'ın Temel İnsan Hakları Vizyonu ve Günümüzün Acı Gerçekleri: Filistin'den Suriye'ye Bir İnsanlık Dramı Yüce İslam dini, tüm insanlığın temel haklarını, ırk, renk, inanç veya coğrafi konum ayrımı gözetmeksizin kutsal ve dokunulmaz ilan eder.

Her bireyin canı, aklı, inancı, malı ve nesli, Allah katında mukaddestir. Bu hakların korunması, adalet, merhamet ve hakkaniyet ilkeleriyle desteklenen, Allah tarafından emredilen bir görevdir.

İslam'ın nihai hedefi, bireyin Yaratıcısıyla, kendisiyle, çevresiyle ve tüm varlık âlemiyle uyumlu, barışçıl bir ilişki kurmasını sağlamaktır.

Tarihte Müslümanların hüküm sürdüğü coğrafyalarda, farklılıkların varlığına rağmen, bu ilkelerin uygulanmasıyla yüzyıllarca huzur ve güven ortamı tesis edilmiştir.

Ancak günümüzde, Batı merkezli küresel hegemonya altında, dünyanın pek çok bölgesi en temel insan haklarından yoksundur. Bu acı gerçeğin en çarpıcı örneklerinden biri, uluslararası hukuku hiçe sayan Siyonist rejimin Filistin topraklarında gerçekleştirdiği vahşettir.

Kudüs ve çevresi, kadın, çocuk demeden tüm bir milletin sistematik olarak yok edilmeye çalışıldığı, eşi benzeri görülmemiş bir katliam alanına dönüşmüştür.

Milyonlarca insan, evsiz, yurtsuz kalmış, açlık, susuzluk ve salgın hastalıklarla mücadele etmektedir. Bu insanlık dramı, kendilerini insan hakları savunucusu olarak gösteren uluslararası kurumların ve devletlerin ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermekte, Batı'nın insan hakları ve hukukun üstünlüğü söylemlerinin ne kadar içi boş olduğunu ortaya koymaktadır.

Filistin halkının özgürlüğü sağlanmadan, insan haklarından bahsetmenin samimiyetten uzak olduğu açıktır. Batı merkezli barış ve huzur vaatlerinin iflas ettiği bir gerçektir.

Suriye'deki son gelişmeler ise, dünyanın farklı mazlum coğrafyalarında mücadele verenler için bir nebze umut ışığı olmuştur. Uzun yıllar boyunca baskıcı rejimin zulmü altında, evlerinden, mülklerinden ve en temel haklarından mahrum bırakılan, işkencelere maruz kalan Suriyeli kardeşlerimiz, vatanlarına ve özgürlüklerine kavuşmanın sevincini yaşamaktadırlar.

Bu vesileyle, hak ve hakikat mücadelesi veren tüm mazlumları tebrik ediyor, bu gelişmelerin hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Nihayetinde, tüm dünyada insan onuruna yakışır, güvenli ve özgür bir yaşamın sağlanması, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alınması için verilen mücadele, insanlığın ortak sorumluluğudur.

Yüce Allah'tan, yeryüzünde herkesin onurlu, güvenli ve özgür bir yaşam sürmeyi hak ettiği bir dünya kurulması için çalışan herkesi muvaffak kılmasını diliyorum.