Isparta'da Il Müftüsü Bayram şahin'in Ramazan Ayı Mesajı
il müftüsü bayram şahin'in ramazan ayı mesajı
Bereketi ile müstefid olduğumuz üç ayların sonuncusu ve Allah Rasulü’nün nail olabilmek için Cenab-ı Hakka niyazda bulunduğu rahmet ve mağfiret ayı, şehri ramazana girmiş olmanın heyecanı içerisindeyiz. Sözlükte “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması, kızgın yerde yalınayak yürümekle ayakların yanması”veya “güneşin güçlü ısısından çok fazla kızmış yer” anlamlarına gelen “ramazân”, kamerî yılın şâbandan sonra gelen ayıdır.(DİA, 34, 433.) Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’de ismi zikredilen ve değerine vurgu yapılan bir aydır. Orucun bütün inananlar için farziyetinin ortaya konmasının hemen akabinde gelen ayet-i kerimede Allah-u Teala şöyle buyurur: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.” (Bakara, 185) Bir yıl boyunca yıpranan manevi dünyamızı yeniden canlandırma, kulluk kalitemizi gözden geçirme ve Rabbimizin rızasına uzanan yolda mesafe alma adına önemli fırsatlar sunan ramazan ayı, Cenab-ı Hakk’ın kullarına olan büyük bir lütfudur.
On bir ayın sultanı şeklinde vasıflandırılan bu ay, orucu, teravihi, sahur ve iftarı ile farklı bir maneviyat ikliminin yaşandığı bereketli bir mevsimdir. Bir mümin, gönlünün genişliği, gayretinin seviyesi, imanının derecesi, saygı ve hürmeti ölçüsünde bu rahmet ve mağfiret deryasından istifade eder. Nitekim, Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm 6) buyuran Allah Rasulü, ramazan ayının manevi atmosferinden istifade etmeyi, bu ayın faziletine gönülden inanma şartına bağlamıştır. Bu inanç içerisinde idrak edildiği müddetçe ramazan, ömre ömür katan önemli bir zaman dilimine dönüşecektir. Bin aydan daha hayırlı olan ve Kur’an’ın nazil olmaya başladığı “Kadir gecesinin” bu ayda lutfedilmiş olması da bunun en önemli göstergesidir.
Ramazan ayı, oruç ayıdır. “Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılındı.”(Bakara Suresi, 183) şeklinde emir buyrulan oruç ibadeti, ramazan ayı boyunca ifa edilen önemli bir kulluk görevidir. Zira Allah Rasulü, oruç tutmayı günahlardan arınmaya bir vesile olarak değerlendirdiği gibi cennete açılan bir kapı olarak da nitelendirmiştir. (Buhârî, “Savm, 4) Başka bir hadislerinde Peygamber Efendimiz, “Ademoğlunun her iyiliğine on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık verilir, ancak oruç hariç. Allah Teala buyurur ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını ben veririm.” (Müslim, Sıyam, 164) beyanı ile oruç ibadetinin Allah nezdindeki değerine işaret etmektedir. Nitekim Allah Rasulü, “Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır. Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buhari, Savm, 9.) buyurarak ümmetine müjde vermiştir.
Ramazan ayı, Kur’an ayıdır. İnsanlara yol göstermek irşat için, hak ile batılı ayıran hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmuştur. Buna binaen müminler, Kur’an-ı Kerim’e bu ayda daha bir iştiyakla sarılırlar. Böylece müminler ramazan ayı boyunca, Yüce Kitabı okuma, anlama ve yaşama noktasında bulundukları durumu kontrol etme ve eksikliklerini tamamlama fırsatı bulacaklardır.
Ramazan ayı, sabır ayıdır. “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele…”(Bakara, 155) buyuran Cenab-ı Hakk, dünya hayatında insanoğlunun her daim imtihanlarla baş başa kalacağını ve mutlu neticenin ise sabredenlere bahşedileceğini beyan etmiştir. Ramazan ayı da birçok yönden kulların sabrının sınandığı bir zaman dilimidir. Nitekim müminler oruç ibadeti vesilesi ile sadece bedeni ihtiyaçlar karşısında değil, maruz kalacakları günahlar karşısında da nefsine hakim olma dirayetini gösterirler. Çünkü günahlar karşısında bir kalkan vazifesi gören oruç ibadeti, nefsin ve şeytanın dizginlenmesi noktasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Nitekim, “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.”( Buharî, Savm 9) nasihatinde bulunan Allah Rasulü, orucun koruyucu yönüne işaret etmiştir. Bu şuur içerisinde olan müminler, idrak edecekleri bu ay vesilesi ile bir kez daha nefis ve şeytanla hesaplaşma ve sabırla onlara karşı durabilme becerisini kazanacaklardır.
Ramazan ayı, infak ayıdır. “Ademoğlunun iki vadi dolu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. Ademoğlunun bu muhteris gönlünü topraktan başka bir şey doldurmaz…” ( Buhari, Rikak, 10.) buyuran Allah Rasulü, insanın fıtratında olan hırs ve tamah duygusuna dikkat çekmiştir. Bununla beraber veren el olmayı her zaman değerli bir erdem olarak nitelendiren Peygamber Efendimiz, ümmetini cömert olmaya davet ederek içindeki dünya hırsından kurtulmasını istemiştir. İşte ramazan ayı müddetince “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz...”(Âl-i İmran, 92) ayeti ışığında verilecek olan zekat, sadaka-i fıtır ve diğer infaklar sahip olunan servetin hakkını ve şükrünü ifa noktasında önemli bir görev üstlenecektir.
Ramazan ayı, muhasebe ayıdır. İnananlar bu ayda geçmiş günlerin değerlendirmesini yapmalı hem de geleceğe dair kararlar almalıdır. Özellikle içinde bulunduğu günlerin hakkını verme adına elinden geleni yapmalıdır. Çünkü rahmet, merhamet ve mağfiret ayı olan ramazan ayının faziletini, içi boşaltılmış oruç ibadeti ile veya kendisinden başka düşüncesi olmayan bir bencillikle elde emek mümkün değildir.
Rabbimiz, rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayını ülkemiz için hayırlı eylesin. Birliğimize, dirliğimize vesile kılsın. Günahlardan arınmış, manevi olarak yükselmiş, iyilik yarışında öne geçmiş, Rabbinin affına ve rızasına nail olmuş bir kul olarak ramazan bayramına ulaşmamız niyazı ile.
Bayram ŞAHİN
Isparta İl Müftüsü