Kocaeli'de 06.09.2024 Cuma Vaazı
06.09.2024 cuma vaazı
EN GÜZEL MİRAS “GÜZEL AHLAK”
Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. (Kalem 68/3-4)
İbadet deyince, kulluk deyince aklımıza namaz ve oruç gibi belli başlı şeyler gelmektedir. Oysa Yüce Rabbimiz kitabında peygamberine hitapla tüm müminlere güzel ahlakın da bir ibadet olduğunu göstermektedir. Nitekim peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet günü, mü'minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur.1 Demek ki bir insan, gündelik hayatı içerisinde davranışıyla, konuşmasıyla, hal ve hareketleriyle Allah’ın hoşnut olacağı ameller işleyerek kulluğunu en iyi şekilde gösterebilir. Örneğin:
Kişinin makam, şöhret, para ve eş dost kaybetme pahasına da olsa doğruluğundan taviz vermemesi, doğruyu konuşup hayatına yansıtması, ahiret gününde mizan terazisinin ağır basmasına sebep olacak en büyük kulluk örneğidir. Çünkü dürüst olmak sınırsız mükâfat kazandıracak güzel bir ahlâktır.
1-AYIP ÖRTMEK GÜZEL BİR AHLAKTIR
Allah (cc) namaz, hac, zekat vs. ibadetleri emrettiği gibi, ümmetin birlik ve beraberliğini de emretmiştir. İnsanların birbirine bakışına, sevgisine ve davranışına etki eden durumlardan birisi de, hatalarının toplum içerisinde ifşa edilmesidir. İnsan aceleci bir varlıktır. Bazen o toplumda bulunmayan biri hakkında ağzından olumsuz bir söz çıkabilir. Bunu diğer kişiye ulaştırmak, senin hakkında falanca kişi böyle dedi diye ilan etmek oldukça onursuz bir davranıştır. Ve ifşa ile iki kişi arasına düşmanlık sokarak “ayrılığa düşmeyin”2 ayetine aykırı hareket edilmiş, hatta ayrılığa düşüren bir davranış sergilenmiştir. Namaz kılmamak nasıl büyük bir itaatsizlik ise, birlik ve beraberliğe zarar verecek davranışlar da o kadar büyük bir itaatsizliktir.
Ebû Eyyûb el-Ensarî bu hususta peygamberimizden bir hadis rivayet ediyor. Öyle ki bu hadis-i şerif-i teyit ettirmek için Medine’den kalkıp günlerce yol sürüp Mısır’a gidiyor. Oradaki kişiden de aynı hadisi işitip, eksik olmamasına gayret gösteriyor. Sebep? Yıllar sonra bu kürsüden bu hadis-i şerif-i okuyabilelim diye!!!
“Kim bir Müslüman'ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter.”3
İslam bize adeta bir şifre öğretmiş. Ayıpların, yanlışların veya utanacağın davranışların olduysa ve bunların aşikâr olmasını istemiyorsan sistem belli.
Sen ört Allah da seni örtsün!
Sen görmezden gel, Allah da senin ayıplarını görmezden gelsin!
Sen ifşa etme Allah da seni ifşa etmesin!
2-BAŞKASININ DERDİYLE DERTLENMEK GÜZEL BİR AHLAKTIR
Cerir bin Abdullah -radıyallâhu anh- şöyle nakleder:
“Bir gün Rasûlullah (sas)’in huzûrunda idik. O esnada Mudar Kabîlesi’nden perişan bir topluluk çıkageldi. Gelenlerin üzerinde basit bir aba vardı. Bu abayı delerek başlarından geçirmişlerdi. Fakat neredeyse çıplak vaziyetteydiler.
Onları bu derece fakir ve garip görünce Allah Rasûlü’nün yüzünün rengi değişti. Hemen evine girdi. Sonra da çıkıp Bilâl’e ezan okumasını emretti, o da okudu. Sonra Bilâl kamet getirdi ve Efendimiz namaz kıldırdı. Akabinde bir hutbe îrâd ederek infâka teşvik edici âyet-i kerîmeler okudu. Ardından;
«–Her bir fert, altınından, gümüşünden, elbisesinden, bir ölçek bile olsa buğdayından, hurmasından sadaka versin. Hattâ (hiçbir imkânı olmayanlar da) yarım hurma bile olsa sadaka versin!» buyurdu.
Bunun üzerine ensardan bir adam; ağırlığından dolayı neredeyse kaldırmaktan âciz kaldığı, hattâ kaldıramadığı bir torba getirdi. Ahâlî birbirini takip etti. Sonunda yiyecek ve giyecekten iki yığın oluştuğunu gördüm. Baktım ki Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in yüzü gülüyor, sanki altın gibi parlıyordu…”4
-Şunu unutmayalım ki; Allah (cc) bizi birbirimiz için yarattı. Bizi kendimizle imtihan ediyor. Kendi adımıza üzüldüğümüz bir şeyi başkası için de hissetmemizi istiyor. Cerir bin Abdullah’ın haber verdiği gibi. Birisinin ihtiyacını gidermek, sıkıntısına çare olup yüzünü güldürmek, Rasulullah’ın yüzünü güldürmektir. Rasulullah’ın yüzünü güldürmek demek, Allah(cc)’da senin yüzünü güldürecek demektir.
Kim bir müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.5
Hadis-i şerif bize yapacağımız bu güzel davranışların hem dünyada hem de ahirette karşımıza çıkacağını haber veriyor. Bilemezsin belki de Allah benim bir ihtiyacımı giderecek, fakat öncesinde başka bir insanın ihtiyacını gidermemi bekliyor. Veya başımdan bir musibeti kaldıracak, fakat benden de başka birinin sıkıntısına merhem olmamı bekliyor. Karşımıza iyilik yapma fırsatı çıktıysa bunu karşımıza Allah çıkartıyor deyip ona göre hareket etmeliyiz.
-Bu hususta Hz Musa bize güzel bir örnektir. Firavun tarafından yakalanma emri çıkarılmış ve yakalandığı yerde vur emri verilmişti. Arkasında onu arayan bir ordu var. Kendisinin barınacağı bir evi, rızkını kazanacağı bir işi ve sığınacağı bir ailesi yoktu. Böyle zor bir durumda dağlarda dolaşırken Şuayb as’ın kızlarına denk geldi. Onlara burada ne beklediklerini sordu. Onlar da hayvanlarımızı sulayacağız fakat şuradaki erkeklerin gitmesini bekliyoruz dediler. Hz Musa kendi derdi başından aşkın olduğu halde onlara yardım edip hayvanlarını suladı. Sonra bir ağacın altına oturup şöyle dua etti:
““Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi.6
Bu olaya şu şekilde bakmalı. Allah (cc) Hz Musa’nın karşısına iyilik yapma fırsatı çıkardı. O da kendi derdi olmasına rağmen bu fırsatı değerlendirdi. Allah da ona ev, aile ve iş kapıları açtı. Bize de açılacak olan kapılar, yapacağımız iyiliklerin arkasında gizli olabilir.
-İhtiyaç veya sıkıntı giderme deyince aklımıza sadece maddi şeyler gelmemeli. İnsanların tek ihtiyacı parasal şeyler değildir:
&-Tebessüm ile karşılanmak
&-Değerli olduğunu hissettirmek
&-Fikirlerini saygıyla karşılamak
&-Güzel bir söz duymak
&-Canı gönülden teselli edilmek
&-Derdini dinleyecek birisinin olması / İnsanların en önemli ihtiyaçlarındandır.
3-ADİL VE DÜRÜST OLMAK GÜZEL AHLAKTIR
Adalet deyince aklımıza sadece mahkeme salonları geliyor. Oysa herkesin kendi yaşantısında adaletle davranacağı durumlar vardır.
&-İşverenin iş yaptırdığı kişilere ücretini tam ve zamanında vermesi adaletin gereğidir.
&-Ücret karşılığı iş yapan bir adamın işini eksiltmeden, zamandan çalmadan hakkıyla yapmaya gayret etmesi adalettir.
&-Bir memurun görevini hakkıyla yerine getirmesi adalettir.
&-Annenin babanın evlatları arasında ayrımcılık yapmayıp, onlar arasında husumete sebep olmaması adalettir.
&-Verdiği sözü yerine getirmek ahde vefadır.
&-Ortak iş yaptığı kişinin saflığından veya iş bilmezliğinden faydalanmaya çalışmamak adalettir.
&-Bir iş başvurusunda bulunacağı zaman araya adamlar sokmaya tenezzül etmemek, hakkı olmadığı halde başkasının önüne geçmeye çalışmamak adalettir.
&-Miras paylaşımında Allah’ın koyduğu taksimata razı olmak adalettir.
&-İster annen olsun, ister baban olsun, ister akraban ister sevdiğin biri olsun. İster zengin isterse fakir olsun. Haksız ise onu savunmamak, hatalı olduğunu güzel bir uslüpla anlatmak adalettir:
Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.7
Hadisi-i Şerif: Sizden önceki kimseler şundan dolayı yok olup gittiler: Onlardan elit biri hırsızlık yapınca onu serbest bırakıyorlardı. Kimsesiz biri hırsızlık yapınca da ona ceza veriyorlardı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsaydı onun elini ben keserdim.8
-Eğer peygamber efendimizin bu sözünü hakkıyla anlamış olsaydık, haktan hukuktan adaletten ayrılmazdık.
4-İFFETLİ OLMAK GÜZEL AHLAKTIR
Bir Müslüman'ın Allah’ın koyduğu sınıra riayet etmekten daha muazzam bir ameli olamaz. O emretti diye haram olan bir ilişkiden uzak durmak, helal olana yönelmek Allah’ın memnun olacağı en güzel ahlaki davranışlardan birisidir. Özellikle gayrı meşru ilişkilerin teşvik edildiği, arzu edilen birlikteliklere daha kolay ulaşıldığı bu dönemde, iffetini koruyarak tertemiz bir şekilde Allah’ın huzuruna gitmek, Rabbimizin vadettiği cenneti kolaylaştıracaktır. Nitekim Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur: Her kim ağzına ve cinsel arzularına hâkim olacağına dair bana söz verirse, ben de onun cennete girmesine kefil olurum9 Çünkü bir şey ne kadar zor ise o kadar kıymetlidir.
Allah (cc) Kuran’da Yusuf (as)’ı bize hikâye olsun diye anlatmıyor. Veya okuyup hayret edelim, şaşıralım, takdir edelim diye de anlatmıyor. Yusufça bir tavır takınan Yusufları görmek istiyor. Kadın Yusuf (as)’ı çağırınca:
“Haydi gel!” dedi.
Yusuf: “Allah'a sığınırım” dedi.
Dikkat edilecek husus şu ki; Yusuf (as) Allah’a sığınınca Allah da onu korudu. “İşte ondan kötülüğü ve fenalığı böylece engelledik.10
-Çalıştığımız ortamda veya okuduğumuz okulda haram olan bir şeye davet edilince ilk tavrımız Allah’a sığınmak olmalıdır. Peygamberimiz de bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Şunu da iyi bilin ki, kim (istemeyip) iffetli kalmayı dilerse, Allah onu iffetli kılar. Kim de sabretmeye çalışırsa, Allah ona sabır ihsan eder.”11 Demek ki bir Müslüman harama karşı bir irade koyup kendini korumaya çalışırsa, Allah da bunu ona kolaylaştıracaktır.
5-AFFEDİCİ OLMAK GÜZEL AHLAKTIR
Şahsımıza yapılan hatalarda öfkeye hâkim olabilmek, görmezden gelmek, affetmek Muhammedî (sas) bir ahlaktır. Nitekim en büyük affetme örneğini Mekke’nin fethinde onu yurdundan eden düşmanları karşısında görüyoruz. Onun bu affedici tavrına nice insanların iman ettiğine şahitlik ediyoruz.
Bugün en yakınlarımız (anne, baba, evlat, kardeş, dayı, teyze, vs.) ile aramızda problemler yaşanmış olabilir. Fakat biz, dünyadaki amacımızın ahireti kazanmak olduğunu unutmamalıyız. Ve hâl lisanıyla Allah’a şu teslimiyeti göstermeliyiz: “Ya Rabbi falan kişi bana yanlış yaptı. Beni zor durumda bıraktı. Fakat ben sırf senin rızan için şahsıma yapılan bu yanlışları affediyorum. Sen de beni affet”.
-Hz Ebubekir’in bir davranışı üzerine Allah’ın ikâzı ne muazzamdır: Hz Aişe’ye iftira olayında Hz. Ebûbekir’in küçük yaşta himâyesine alıp büyüttüğü akrabası Mistah İbni Üsâse’de vardı. Bedir Gazvesi’nde de bulunmuş olan Mistah’ın bu davranışı Hz. Ebûbekir’i çok üzmüş ve ona bir daha yardım etmeyeceğine dair yemin etmişti. Allah (cc):
“İçinizden yardım sever ve zengin olanlar akrabaya, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere artık bir şey vermeyeceğiz diye yemin etmesinler. Bağışlasınlar, hoş görsünler; Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.”12
Âyette geçen “Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz?” cümlesi bizim hayat felsefemiz olmalıdır. Demek ki ben hayatın akışı içerisinde affedici bir rol oynarsam, Allah da beni affedecek. Tabi bu noktada kibrimizi, haklılığımız ve nefsimizi ayaklar altına almak gerekecektir. Bu da her babayiğidin yapacağı bir iş değildir. Bunu yapabilecek bir kişi varsa o da ben olmalıyım düsturuyla hareket edilmelidir.
6- İSTEMEMEK GÜZEL AHLAKTIR
Bir gün bazı sahâbîleriyle oturuyordu. Onlardan kısa bir süre önce biat almıştı, ama o gün bu biata yeni bir madde eklemek istedi. Ashabına dönerek:
“Allah'ın elçisine biat etmeyecek misiniz?” diye sordu. Onlar da:“Ey Allah'ın Resûlü biz sana biat ettik ya!” dediler. Resûlullah biraz sonra aynı soruyu tekrar sorunca, yeniden biat etmek üzere hemen ellerini uzatıverdiler. Efendimiz bu sahâbîlere Allah'a itaat etmek ve namaz kılmak gibi birkaç tavsiyeden sonra “Kimseden bir şey istememek üzere biat etmelerini istedi. Onlar da Allah’ın elçisine bu şartla biat ettiler ve verdikleri söze öylesine bağlı kaldılar ki, görenlerin anlattığına göre, binitleri üzerindeyken kamçıları yere düşse onu kimseden istemez, yere inip kendileri alırdı.13
Burada mesele tok gözlü olmak, menfaat peşinde koşmamaktır. Sürekli bir şeyler isteyerek karşıdaki insanı zor durumda bırakmamaktır. Tembellik yapıp veya israf içerisinde yaşayıp muhtaç duruma düşmemektir. İnsanlardan bir şey istemek; onlar yanında sevgi kaybına sebep olur. Değer kaybettirir. O tarz insanların ismini arayan numaralarda görünce “acaba yine ne isteyecek” diye açmak istemezsin. Kişi kendini bu duruma düşürmemeli, itibarını korumalıdır. “Halkın elinde olandan yüz çevir ki, insanlar seni sevsin.”14 Hadis-i şerifi bu durumu haber vermektedir.
7- BENDEN GİTSİN DİYEBİLMEK GÜZEL AHLAKTIR
Kul hakkı ihlâli, Rasûlullah –(sas)- Efendimiz’in en çok sakındığı ve ümmetini de sakındırdığı durumlardan biridir. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimiz –(sas)- vefâtından önce mü’minlere yaptığı son hitâbında şöyle buyurmuşlardır:
“Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil-rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki, dünya rüsvâlığı, âhirettekinin yanında pek hafif kalır.”15
Kul hakkıyla alakalı bir meselede şüphe söz konusu olduğunda “benden gitsin, ondan bana bir hak geçmesin” diyebilmek, olgun bir Müslüman ahlakıdır. Bu hususta da peygamberimiz bize en güzel örnektir:
-Hz. Hatice, henüz Hz. Peygamberle (sas) evlenmeden önce ticaretle uğraşan zengin, haysiyetli, şerefli bir kadındı. Ücretle tuttuğu adamlarla Şam'a ticaret kervanları düzenliyordu. Hz. Muhammed’in (sas.) doğru sözlü, güzel ahlâklı ve son derece kendisine güvenilen bir insan olduğunu öğrenince, ona ticaret ortaklığı önerdi. Hz. Muhammed (sas) Hz. Hatice’nin bu teklifini kabul etti. Hz. Hatice onun başkanlığında bir ticaret kervanını Şam’a gönderdi. Aynı zamanda kölesi Meysere’yi de onunla beraber gönderdi. Dönüş yolunda bir yerde konaklıyorlar. Meysere bakıyor ki efendimiz hesap kitap yapıyor. Meysere merakla;
-Ey Muhammed ne yapıyorsun? Diyor.
-Efendimiz: “Meysere gel! Seni de şahit tutmak istiyorum. Ben yola çıktığımda kendi kasamla Hatice’nin kasasını ayırmıştım. Fakat nasıl olduysa bir karışıklık olmuş. Sen de şahit ol. Ben kendi kasamı Hatice’nin kasasına dahil ettim. Oradan bana hak geleceğine benim oraya gitsin.
-Alışverişte, borç ödemede, miras paylaşımında, işçinin ücretini ödemede ve benzeri her durumda tavrımız bu olmalıdır.
İbrahim ATMACA
Derince İlçe Vaizi
1 Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799).
2 Al-i İmran 3/103.
3 Ebû Dâvûd, Edeb, 60.
4 Müslim, Zekât, 69
5 Ebû Dâvûd, Edeb, 60.
6 Kasas 28/24.
7 Nisa 135.
8 Buhari 3475.
9 Buhârî, Hudûd, 19.
10 Yusuf 23-24.
11 Buhari, Rikâk 20.
12 Nur 22.
13 Müslim, Zekât 108.
14 İbni Mâce, Zühd 1.
15 İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319; İbn-i Saʻd, II, 255.