Kocaeli'de 13.09.2024 Cuma Vaazı

13.09.2024 cuma vaazı

ŞAHSİYETİN İNŞASINDA AİLENİN ÖNEMİ, AİLENİN MEYVESİ ÇOCUKLAR

İSHAK YALNIZ

Muhterem Müslümanlar!

Mümin şahsiyetinin inşasında iki temel kaynak vardır: Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i nebeviyye.

Bu iki temel kaynağın ışığında oluşan mümin şahsiyeti, eşsiz ve örnek bir insan karakterini oluşturur. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber (sas)’e itaati emrettiği gibi O (sas)’nun örnek alınmasını da emretmiştir.


 

Ant olsun ki Allah Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çokça zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” buyurulmuştur.


 

Sevgili Peygamberimiz (sas) insanlığı, bir olan Allah'a inanmaya ve yalnızca O’na kul olmaya davet etmiştir. O (sas), örnek davranışlarıyla vahşi bir dünyadan medeni bir dünya kurmuş, zulüm ve ahlaksızlıklarla dolu bir toplumdan “asr-ı saadet”e damgasını vuran, kendilerinden sonrakilere örnek teşkil edecek şahsiyet sahibi nesiller yetiştirmiştir.

Aziz Müminler!

Şahsiyet deyince ne anlıyoruz? Şahsiyet, bir insanı diğerlerinden ayıran özellikler bütünü olarak anlaşılabilir. Şahsiyeti, bir insanı diğerlerinden ayıran fiziksel, zihinsel ve ruhsal özelliklerin tümü olarak düşünebiliriz. Yani şahsiyet mefhumundan, bir insanı diğerlerinden farklı kılan duygu, düşünce, eylem, tavır vb. hususiyetlerin tamamını anlayabiliriz.

Müslümanın şahsiyeti nasıl olmalı? Müslüman, İslam’ın emrine göre yaşayıp, zaman ve zemine göre değişmeden sağlam bir karaktere sahip olmalıdır. Bu karakter, aile içinde bir baba, bir eş, bir dede olarak Hz Muhammed (sas)’i örnek alarak görülmelidir.

Sosyal medyada ve birçok seminerde hep aile sorunundan bahsedilir. Bugün avukatların en sık çalıştığı dava boşanma davası haline geldi. Bunun pek çok sebebi olabilir. En büyük sebep, ailenin İslami usullere göre kurulamamış olması ve yine aynı usulde yürütülememesidir. Dini bir hassasiyetin olmamasıdır. Ben aile yaşantımı, aile mufhumunun olmadığı batıya göre düzenlersem, onların yaşantısını örnek alırsam ortada bir ailenin kalmayacağını görmeliyim.

Fener Patriği V. Gregorius’un, Rus Çarı II. Alexander’a yazdığı bir mektup (ki, Rusya’nın İstanbul Sefiri General İgnatiyef’in hatıralarında da yer alıyor) Osmanlı hükümetinin eline geçmiş ve Patrik ihanetten yargılanarak idam edilmişti (22 Nisan 1821). Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Tavsiyeleri içinde “aile yapılarını yıkın” diyor. O günden bu yana büyük bir mücadele içindeyiz. Bu mücadeleyi Kur'an ve Sünnet ile başaracağız.

Muhterem Müminler!

Allah (cc) bizlere aile kurmanın önemini şu şekilde anlatmaktadır:


 

Allah'ın teşbihini görüyor musunuz? Karı koca olarak ancak tamamlanabiliriz. Bedenin haramdan korunacağı bir barınaktır evlilik. Bu bütünlüğü bozmamak için mücadele veriyoruz. Vermeliyiz.


 

Abdullah (b. Mesûd) anlatıyor: Evlenmeye imkân bulamayan gençler olarak Hz. Peygamberin (sav) yanındaydık. Allah Resûlü (sav) bize şöyle buyurdu: “Ey genç topluluğu! Aranızdan evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan korumak ve iffeti muhafaza etmek için en iyi yoldur…”

Evlilik kolaylaştırılmalı, ganimet malı alır gibi aşırı istek ve masraftan kaçınılmalıdır. Gösteriş için gereksiz lüx mekanlardan uzak durulmalıdır. Düğünden sonra 5-10 yıl borç ödenmek zorunda bırakılmamalı.

Rabbimiz ailenin korunması için büyüklere de bazı görevler yüklemiştir:


 

(Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar. Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır.

Allah Tealâ böyle bir durumda acil müdahaleyi emrediyor. Bu ayeti işiten kaynana, oğluna sürekli gelini kötüleyip kışkırtabilir mi? Büyükler sürekli yapıcı olmalıdır yıkıcı değil. Dışarıdan gelebilecek bu gibi olumsuz etkiler aileyi büyük bir huzursuzluğa sokabiliyor. 21. Yüzyılda halâ böyle şeyler yaşanıyor. Hz Muhammed (sas)'i bir kayınpeder olarak örnek almalıyız.

Sahih hadislerde rivayet edildiğine göre bir gün Hz. Peygamber öğle vakti kızı Fâtıma’nın yanına gittiğinde Hz. Ali’yi evde göremedi. Sahâbîlerden biri onun Mescid-i Nebevî’de uyumakta olduğunu haber verince Resûl-i Ekrem oraya gitti. Uyumakta olan Hz. Ali’nin üzerindeki hırkanın sıyrıldığını, vücudunun toprağa bulandığını gördü. Elbisesindeki toprağı eliyle silkelerken, “Kalk Ebû Türâb, kalk!” diye seslendi. Benim kızım deyip kızının tarafına geçmiyor, aileyi kurtarıyor.

ÖNEMLİ HATIRLATMALAR

1-Nikâh akdinin çok mukaddes bir bağ ve Allah’a verilmiş bir söz olduğunu bil. Bu konuda ileride pişman olacağın bir adımı atmadan önce iyice düşün:

Allah'ı şahit tutarak bir hayat kuruyorsun. Evlilik anlık heves ile değil, Allah rızası için yapılmalı. Sağlam bir niyetle başlanmalıdır. Erkek kadına bakarken onu, Allah'ın adı ile alınmış bir emanet olarak görür. Kadın da erkeğe bakarken, Allah'ın kefaleti ile iffetini teslim ettiği kişi olarak görür. Namaza başladığın gibi bir ibadete başlamanın adıdır evlilik. Namaz gibi o da bir ömür boyu sürer. Onun da sevabı ve günahı süreklidir. Namazı koruduğun gibi aileni de korumanı emrediyor sana Allah.


 

Hz Ömer “–Yâ Rasûlallah! Kendimizi ateşten koruyabiliriz, ya ehlimizi nasıl koruyacağız?” diye sordular..” Peygamber (sas): Allah’ın sana emrettiğini sende ailene örnek olup anlatacaksın.

2-Mutlu bir beraberlik için taraflar birbirinin psikolojisini, yapı ve karakterlerini iyi tanımalıdır.

Zaman geçtikçe az çok kişinin karakterini, nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığını anlarsın. Hoşlanmadığı bir şey üzerinden ona yaklaşmayacaksın. Herkesin farklı bir yapısı vardır. Kimi daha alıngan, kimi şakayı sever, kimi daha ciddidir.

Kimi çabuk öfkelenebilir. Kimi daha yumuşaktır. Anlaşmazlık ve tartışma sebeplerinden mümkün mertebe sakın.


 

Hadis-i Şerif:

“Kadınlara karşı görevinizi yerine getirin; çünkü kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri üstüdür. Onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın; bırakırsan eğri kalır. Siz kadınlara karşı görevinizi yerine getirin.”Bir fıtrat farklılığından bahsediliyor.

Kadın küçük bir hediyeden, bir tebessümden, bir teşekkürden mutlu olabilir. Sert bir bakıştan, ses yükseltilmesinden de çabuk incinebilir.

3-Eşler, sevgilerini her vesileyle birbirlerine ifade etmelidirler.


 

Bu zannedildiği gibi sadece kuru kuruya sözle söylenen bir şey değil. Haber vermek başka bir şey, bildirmek başka bir şey'dir. Sevgisini gösterecek somut davranışlar gösterecek. Eyleme dönüştürecek. Eş sevildiğini hissedecek, artık nasıl hissettirebilirsen. O üzüldüğünde sende üzgün olacaksın. Onun derdiyle sende dertleneceksin. Teşekkür etmesini bil.

Peygamberimiz (sas) “Eşinin ağzına koyacağın bir lokma bile senin için sadakadır” buyurarak; sevgimizi gösterecek hamleler yapmamızı istiyor. Bazen bir çiçek, küçük bir hediye hayat kurtarır. Böyle hamleleriniz olsun.


 

4- Küçük ve büyük her kusurda incitici ve kırıcı tenkitlerden titizlikle sakın. Affedici ol.

Pişman olabileceğin bir kelime kullanmamaya dikkat et. Öfkeyle söylediğin bir söz karşı tarafta derin yaralar açabilir. Tartışmayı çıktığı noktada tutmaya çalış; geçmişte kalmış diğer bir konuyu da içine alacak şekilde genişletme. Hatayı yüzüne vurarak nasihat edilmez.

Öfkeni farklı şekilde bastıracaksın. Mekan değiştireceksin. Adam diyor ki:

-Trafikte adama kızdım bağırdım çağırdım. Peki o bir şey demedi mi? -Cam kapalıydı duymadı.

Allah Teala buyuruyor ki:


 

Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve bilgisizlerden yüz çevir. Eğer şeytanın vesvesesi seni tahrik ederse hemen Allah'a sığın. O dualara icabet eder, ilmi her şeyi kuşatır.

Dizini döv! Duvarı döv! Çık dışarıda bağır! Fakat aile fertlerinden birine bağırma. Rasulullah’ın tavsiyesi: “Biriniz ayakta iken öfkelenmişse, otursun. Eğer oturmak fayda vermiyorsa yatsın, uzansın. Peygamberimiz kızıyla damadını namaza kaldırmasını hatırla. Dizini döve döve gittiğini gördüm diyor Hz Ali.

İnsan susmasını bilmeli. Bazen susmak çok meselenin büyümesine engel olur.

-Otuzlu yaşlarda bir genç ilim sahibi takva sahibi bir zata geliyor. Efendim hanımla her gün kavga ediyoruz. Bunaldım. Kalbini kırıyorum günaha giriyorum. Artık bu kavga bitsin diye zaruri olarak ayrılacam. Bana dua edin. Aldığı cevab şu: bir ay içinde öleceksin. Düşündüğün şeye bak! Soran kişi biraz da saf. Eve döndü kavga bitti. Kendini ibadete verdi. Hanım deniyor tabi. Adam haklısın hanım, hallederiz. Kadında şaşırıyor. Bir ağız tadıyla kavga edemiyoruz. Otuz gün doluyor. Bekliyor. Belki ilk gün sayılmıyordur diye bir gün daha bekliyor. Sonra geri geliyor. Efendim hükümde bir değişiklik mi var? Sen onu geç. Kavga ne oldu? O günden beri kavga yok. Tedavi oldu.

Çünkü kavga iki diri arasında olur. Biri ölünce kavga biter. İkisi de ölse aşk olur. Ben bir ay dedim, bu ay demedim.

5-Temizlik imanın yarısı ve kalıcı bir sevginin temel şartıdır.

 Temizlik zaten müslümanın temel taşlarından bir tanesidir. Evlide olsan bekâr da olsan şekline şemaline vücut temizliğine, tuvalet adabına her şeyine dikkat edeceksin.

Evlenmeden önce saç sakal kişisel bakımlar dört dörtlükken, evlendikten sonra kendini salamassın. Erkekte kadında çok dikkat etmelidir. Kadın en güzel görünmesi gereken kişinin eşi olduğunu çok iyi bilmelidir. Bir kadın evinde kocasının karşısına pejmurde bir şekilde çıkmamalıdır. Dışarıda en güzel kıyafet ve bakım, evde babaanneden kalma elbise olmaz. Şimdi aynı şey erkekler için de geçerlidir.

Peygamber Efendimizin amcasının oğlu Abdullah bin Abbas şöyle dedi:

Ben, eşimin benim için süslenmesini istediğim gibi, kendim de onun için süslenmeyi severim. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Sizin onlar üzerindeki haklarınız kadar, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.