Mardin Il Müftülüğünde Kitaphanem Okuma çalıştayı Haftanın Her Günü Coşkuyla Devam Ediyor
mardin il müftülüğünde kitaphanem okuma çalıştayı haftanın her günü coşkuyla devam ediyor
İl Müftülüğümüzce İlahiyat Fakültesi Kız/Erkek öğrencileri ve görevli İmam-Hatiplere yönelik olarak İl Müftümüz İsmail Çiçek moderatörlüğünde “Kitaphanem Okuma Çalıştayı” kapsamında aşağıda belirtilen gün ve saatlerde ders verilmektedir.
Belirlemiş olduğumuz program çerçevesinde katılan Personel ve tüm öğrenci arkadaşlara teşekkür dileğinde bulunan İl Müftümüz İsmail Çiçek, programları yönetti.
İl Müftümüz Çiçek, “Öğrencilerle birlikte okunmaya başlanan Din İşleri Yüksek Kurulunun hazırladığı “FETVALAR” kitabından kısa birkaç soru ve cevabını paylaşıyoruz sizlerle… Sizin için uygun olana sizi de bekleriz” dedi.
139. Namazlar cem edilmek (birleştirilmek) suretiyle kılınabilir mi?
Normal şartlarda her namazın vaktinde kılınması gerekir. Hanefî mezhebine göre cem sadece hacılar için söz konusudur. Bunun dışında namazları cem ederek kılmak caiz değildir (Kasani, Bedai’, I, 127).
Diğer mezheplerde (aralarında bazı konularda ihtilaf olmakla birlikte) sefer, yağmur, fırtına gibi mazeretlerle öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem-i takdim ya da cem-i tehir yoluyla kılmak caizdir. Bu görüşün delillerinden birisi İbn Abbâs’ın verdiği “Resûlullah (s.a.s.) Tebûk seferinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kıldı.” (Muslim, Salatu’l-Musafirin, 51, 52, 53) haberidir. Önemli mazeretlerin bulunduğu durumlarda Hanefî birisi de diğer mezhepleri taklit ederek anılan namazları cem ederek kılabilir.
142. Kıblesinde hata tespit edilen camilerle ilgili ne yapmak gerekir?
Namaz kılan, kendisini Kâbe’ye dik olarak bağlayan doğrudan, sağa veya sola tam 45 (kırk beş) derece dönmediği takdirde yüzü, Kıble istikametinden tamamen sapmış olmaz. Kıble istikametinde kısmî sapma olan camilerde daha önce kılınmış namazlar sahihtir. Bununla birlikte kıble sapmaları, mümkün olan en uygun yolla düzeltilmelidir. Bu düzeltmenin yapılamaması halinde böyle camilerde kılınacak namazların sıhhatiyle ilgili tereddüt oluşturmak doğru değildir. Ancak yeni yapılacak camilerde kıble sapması olmaması için azami özen gösterilmelidir.
152. Şâfiî mezhebinden olan birinin sabah namazında kunût duası okumasının hükmü nedir? Hanefî imama uyarak sabah namazı kıldığında bu duayı okumazsa namazı geçerli midir?
Şâfiî mezhebinde sabah namazının farzının son rekâtında rükûdan kalktıktan sonra kunût duası okumak kuvvetli sünnetlerdendir. Şâfiî mezhebine mensup olan bir kimse Hanefî bir imama uyduğunda, rükûdan kalktıktan sonra vakit bulursa kunût duasını okur. Eğer okuyacağı kadar bir vakit bulamazsa kunûtu terk eder ve mezhepteki kuvvetli görüşe göre namazın sonunda imamdan ayrı olarak sehiv secdesi yapar (Nevevi, el-Mecmu’, IV, 290). Bununla birlikte sehiv secdesi yapmasa da namazı sahih olur.
166. Erkeklerin kolu kıvrık veya kısa kollu gömlek ile namaz kılmaları caiz midir?
Namaz kılan kimse, manen, Yüce Allah’ın huzuruna çıkmaktadır. Bu sebeple, kılık kıyafeti düzgün olmalıdır. Eskiden kolları sıvamak kibir alameti sayıldığı için, kolu kıvrık namaz kılmak mekruh kabul edilmiştir (el-Fetava’l-Hindiye, I, 118). Ancak günümüzde böyle bir algı söz konusu değildir. Öte yandan erkeklerin, kısa kollu gömlekle de namaz kılmalarında bir sakınca yoktur. Çünkü bu tutum da, kolları kıvırıp sıvamakta olduğu gibi yadırganacak bir durum olmaktan çıkmıştır.
178. Namaz kılanın önünden geçilmesi namazı bozar mı?
İster kapalı, ister açık alanda olsun zorunlu olmadıkça namaz kılan birisinin önünden geçilmemelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), namaz kılanın önünden geçmektense 40 yıl beklemenin daha hayırlı olacağını belirtmiştir (Muslim, Salat, 261). Namaz kılanın da, uygun bir yere durmak veya sütre vb. bir şey koymak suretiyle önünden geçilmemesi için önlem alması gerekmektedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), önünden insan veya hayvanların geçmesi muhtemel olan bir yerde namaz kılan kişinin ön üne sütre (değnek veya başka bir şey) koymasını tavsiye etmektedir (Muslim,Salat, 241, 242). Sütreyi terk etmek ise mekruhtur. Cemaatle kılınan namazlarda, sadece imamın sütre edinmesi yeterlidir; diğerlerinin sütre koyması gerekmez (Buhari, Salat, 90). Namaz kılanın önündeki sütrenin ardından geçmekte bir sakınca yoktur. Namaz kılanın önünden geçen kimse sorumlu olmakla birlikte, önünden geçilen kişinin namazı bozulmaz. Fakat büyük camilerde, namaz kılanın secde mahallinin uzağından geçmek caizdir (Kasani, Bedai’, I, 217).
188. Ön safta boşluk varken arkada saf tutulabilir mi?
Cemaat ile kılınan namazlarda, ön safta boşluk varken caminin gerisinde imama uyulması uygun değildir. Bununla birlikte mazeretleri sebebiyle saf haricinde imama uyan kimselerin namazları sahihtir. Cami içerisinde imam ile cemaat arasındaki mesafenin fazla olması iktidaya engel değilse de mazeret olmadıkça bir kişinin saftan ayrı tek başına imama uyması mekruhtur. Buna göre müezzinin saflardan ayrı durması uygun değildir (Kasani, Bedai’, 1/218). Ancak mikrofon kullanma ihtiyacı vb. bir mazerete binaen müezzinlerin cami içindeki yerlerinden imama uymalarında bir sakınca yoktur.
104. Kadınlardan gelen beyaz ve kokusuz akıntı abdesti bozar mı?
Kadınlardan gelen; âdet, lohusalık ve özür kanı dışındaki akıntılar günümüzdeki tıbbî verilere göre sağlıklı her kadından (rutûbetü’l-ferc) salgılanması normal bir durum olarak kabul edilmektedir. Bu akıntı rahimden değil, daha aşağıdan gelmekte, herhangi bir necis madde ile de karışmamaktadır. Bu nedenle temiz kabul edilen akıntı abdesti bozmadığı gibi çamaşıra bulaşması da namaza engel değildir (Kasani, Bedai, I, 24; İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, I, 305).
107. Âdet hâlindeki bir kadın Kur’an-ı Kerim okuyabilir mi?
Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîlere göre tıpkı cünüp gibi âdetli veya lohusa kadın da Kur’an okuyamaz. Bu genel yaklaşımın yanında söz konusu üç mezhep içinde bazı ayrıntılı içtihatlar da bulunmaktadır. Hanefî ve Şâfiîler, dua ve zikir kastıyla dua anlamı içeren ayetlerin okunabileceğini; Şâfiîler dili oynatmadan ve telaffuz etmeden Mushaf’ın yüzüne bakarak kalben veya zihnen süzülebileceğini; Hanbelîler ise Kur’an okuma kastı olmadan besmele, hamdele vb. zikirleri okuyabileceklerini söylemişlerdir (Serahsi, el-Mebsut, III, 152; İbn Kudame, el-Muğni, I, 199-200; Şirbini, Muğni’l-muhtac, I, 120-121, 172). Mâlikî mezhebinde ise farklı iki görüş bulunmaktadır (İbnu’l-Cellab, et- Tefri‘, I, 206; Karafi, ez-Zehira, I, 379). Sonraki bazı Mâlikîler, bu iki görüşten âdetli kadının eğitim öğretim amacıyla Mushaf’a dokunabileceği ve Kur’an-ı Kerim’i okuyabileceği ictihadını tercih etmişlerdir (Desuki, Haşiye, I, 174; Ezheri, Cevahir, I, 32; Uleyş, Şerhu Minah, I, 175). Günümüzde Kur’an eğitim ve öğretiminin aksamadan devam edebilmesi için Mâlikî mezhebinin bu görüşüyle amel edilebilir. Bununla birlikte Kur’an eğitim ve öğretiminin çok değişik yol ve yöntemleri olduğu için bu dönemlerindeki kadınların, okuyan kimselere kulak vererek ya da CD, DVD veya kasetten dinleyerek kulak eğitimi almaları ve ayetleri kelime kelime bölerek tashîh-i hurûfa ağırlık vermeleri de uygulanabilecek bir başka yöntemdir. Bu yöntem, mümkün olursa ihtilaftan kaçınmak açısından daha ihtiyatlı olabilir.
192. Üzerinde resim olan elbiseyle namaz kılınabilir mi?
Üzerinde canlı varlıkların resimlerinin bulunduğu elbise ile namaz kılmak mekruhtur. Mümkünse bu elbiseler çıkarıldıktan sonra namaz kılınmalıdır. Böyle bir elbise ile namaz kılınması mekruh ise de, bu şekilde kılınan namaz geçerlidir (Merğinani, el-Hidaye, II, 25). Ancak, bakanın kolayca fark edemeyeceği şekilde küçük resimler bu kapsamda değildir.
197. Bir namaz hem kaza hem sünnet niyeti ile kılınabilir mi?
Bir namaz hem kaza hem de sünnet niyetiyle kılınamaz. Kılınacak namazın ne olduğu kesin olarak tayin edilerek ona niyetlenmesi gerekir. Hem kaza namazına, hem de vaktin sünnetine birlikte niyet edilirse bu namaz, kaza namazı olur. Hem kaza namazı hem de vaktin sünneti kılınmış olmaz (el-Fetava’l-Hindiyye, I, 73).
206. Namaz vakti girdiği hâlde namazı kılmadan âdet görmeye başlayan kadın o vaktin namazını kaza eder mi?
Namaz kılmakla mükellef olan bir kadın, vakit girdiği hâlde henüz namazını kılmadan âdet görürse; Hanefîlere göre artık o vaktin namazını kaza etmekle yükümlü olmaz. Zira namazın edası mükellefe -daha önce kılmamışsa- vaktin sonunda farz olur. Bu açıdan bir kadın temiz olarak yatıp da uyandığı zaman, hayız görmeye başladığını anlarsa, uyandığı andan itibaren âdet görmeye başlamış sayılır ve vaktin namazını kılmaz. Buna mukabil hayızlı bir kadın, yatıp da vakit çıktıktan sonra uyandığı zaman temizlenmiş olduğunu anlarsa, ihtiyat olarak yattığı zamandan itibaren temizlenmiş sayılır ve o vaktin namazını kılması gerekir (İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, I, 485).
İlgilenen kardeşlerimiz için Mardin İl Müftülüğümüzde her,
PAZARTESİ Saat: 15.30’da serbest kitap okuma erkek, 19.00’da kız öğrencilerimiz için el-İhtiyar;
SALI Saat:19.30’da İmam-Hatiplerimizle Tefsir okumaları, Kız öğrencilerimizle et-Tefsîru'l-Vadıhu'l-Müesser,
ÇARŞAMBA Saat: 15.30 Serbest okuma Bayan/Erkek öğrencilerle el-İhtiyar
PERŞEMBE Saat: 15.30 YDS Arapça erkek, 19.00 Teysîru Mustalahi'l Hadîs Bayan
CUMA Sabah namazı buluşmaları, Saat: 13.30’da Hadislerle İslâm, Saat: 19.00’da Katru'n-Nedâ Bayan
CUMARTESİ Saat: 10.00’da Kur'an Kursu öğreticileri ile Fıkıh okumaları icra edilmektedir.