Nevşehir il müftülüğü kurban rehberi el broşürü yayınladı
Nevşehir il Müftülüğü Kurban Rehberi El Broşürü Yayınladı
Nevşehir İl Müftülüğü Kurban Rehberi El Broşürü Yayınladı
I. İbadet Ne Demektir?
İbadet; En geniş anlamı ile Allah’a saygı ile boyun eğmek ve emirlerine itaat etmek demektir. İbadet; saygı ve itaatin en yüksek derecesidir. Böyle bir saygı yalnız Allah’a yapılır. Çünkü, bizi yaratan ve çeşitli nimetler vererek yaşatan O’dur. Öyle ise, saygı ve itaatin en yüksek derecesi olan ibadet, bütün varlığımızı kendisine borçlu olduğumuz Yüce Allah’ın hakkıdır. İbadet, sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılır. İbadetin ruhu niyettir, kalbin bütünüyle Allah’a yönelmesi ve bağlanmasıdır. Ruhsuz bir beden işe yaramadığı gibi, niyetsiz ibadetin de değeri yoktur. Bu sebeple; ibadetin, hem beden, hem de ruhla yani bütün varlığımızla şuurlu olarak ve samimi bir niyetle yapılması esastır. Allahü Teala’nın emri olan ibadet, dini bir görevdir. İbadetlerimiz, dinimizin temelidir. Bütün dinlerde ibadet vardır ve ibadetsiz bir din düşünülemez. Allah katında makbul olan ibadet, çıkar düşüncesi olmadan samimi bir niyet ve ihlasla yapılan ibadettir. Bununla beraber, ibadetlerde bizim için maddi ve manevi pek çok faydalar olduğu da bir gerçektir. Allah’ü Teala yapacağımız ibadetlere muhtaç değildir, fakat bizim ibadete ihtiyacımız vardır. İbadetlerin sağladığı faydalar fert ve toplum olarak bize aittir. Eğer biz Allah’a karşı ibadet görevlerimizi yerine getirir, O’nun sevgisini kazanırsak, Allah, bize, dünyadaki nimetlerinden daha fazlasını ahirette verecek ve bizi sonsuz mutluluğa erdirecektir. İmanı bir tohuma benzetirsek; gerek ibadet gerek ahlak ve muamelat sahasındaki İslâmî esasların hayata geçirilmesi, bu tohumun filizlenip yeşermesine, yaprak açmasına ve meyve vermesine benzer. İnandığı halde bu inancını hayata geçirmeyen kimse, güzel şeyler tasarlayıp bunları uygulamaya koymayan kimse gibidir. Bizi yoktan var eden, bin bir çeşit nimete gark eden, rahmeti, bilgisi, gücü her zerreyi kuşatan, sonsuz kudretin varlığını kabul edip de O’na karşı sonsuz bir hayranlık ve minnet duymamak mümkün müdür? İşte ibadet, bir yönüyle de kulun bu hayranlığını ve minnetini ifade eden bir vasıtadır. Samimi bir mü’min, her hareketinin ve davranışının Allah’ın rızasına uygun olup olmadığını göz önünde bulundurur. Böyle davrandığı takdirde yaptığı her meşru fiil bir ibadet olur. İslâm’a göre; ibadet ederken, dua yaparken her hangi bir aracıya ihtiyaç yoktur. Her insan doğrudan doğruya Allah’a el açıp yakarabilir. İbadet yapabilir. Günahları af yetkisi de sadece Yüce Allah’a aittir. Allah’tan başka hiç kimse günahı affedemez. İslâm ahlakıyla bezenme de İslâm'ı yaşamanın en önemli göstergelerinden birini oluşturur. Denilebilir ki; hiç bir din ve hiç bir düşünce sistemi İslâm kadar güzel ahlaka önem atfetmez. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Ben ancak ahlaki faziletleri tamamlamak için gönderildim buyurmuştur. Bu yüzden müslümanın ahlakını güzelleştirmesi en temel hedeflerden biri olmalıdır. Bu amaçla mü’min, İslâm'ın istediği kişisel ve toplumsal görevlerini öğrenmek ve bunun sonucunda güzel davranış biçimleri ile bezenmek, çirkin alışkanlıklardan kaçınmak durumundadır.
II. Kurban İbadeti
Allah’a yakınlaşmak anlamına gelen “kurban” ibadeti; kurban olarak kesilmesi uygun olan hayvanın, ibadet niyetiyle usulüne uygun şekilde kesilmesidir. Kurbanın başlıca, udhiyye kurbanı (kurban bayramında kesilen kurban), adak kurbanı, akika kurbanı ve Hac ile ilgili olarak kesilen hedy kurbanları gibi kısımları vardır. Fıkıh mezheplerinin çoğuna göre udhiyye kurbanı sünnet olmakla birlikte Hanefi mezhebinde tercih edilen görüş kurbanın vacip olduğu yönündedir. Ancak bir ibadetin farz olmayışı, onu ibadet olmaktan çıkarmayacağı gibi, şeklinin de değiştirilmesini gerektirmez. İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Kurban ibadetinin pek çok hikmeti ve amacı vardır. Kurban sadece et yardımı amaçlı bir ibadet değildir. Hatta etinin dağıtılması bile vacip değil, sünnettir. Bu ibadetin özü Allah’a yaklaştıran maddi bir fedakarlık ve O’nun emrine bir bağlılıktır. Kur’an‐ı Kerim kurban ibadetinin eski millet ve topluluklar tarafından yerine getirilen bir ibadet olduğunu ifade etmektedir. Zira, Kur’an‐ı Kerim’de: “(Ey Muhammed!) Onlara Adem’in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat! İkisi birer kurban sunmuşlardı da birininki kabul edilmiş; diğerininki ise kabul edilmemişti..…” buyrulmuştur. (Maide Suresi; 27) Saffat Suresinde de (Ayet: 107); Hz.İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Ayrıca diğer bazı ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcuttur: “... Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.” (Hacc Suresi, 28) “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc Suresi; 34) “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc Suresi; 37) Kurban ibadeti hicretin ikinci yılında eda edilmeye başlanmış ve Hz.Peygamber (s.a.s.) hicretten itibaren on yıla yakın bir süre hep kurban (Udhiyye) kesmiştir. (Bkz:Tirmizi 20, K.El‐ Edahi 11,Hadis No: 1507)
a. Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?
Kurban kesmek, akıllı, buluğ çağına ermiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve misafir olmayan Müslüman’ın yerine getireceği mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal (80.18 gr.) altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir, dolayısıyla Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmelidir.
b. Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir?
Bu hayvanlar hangi nitelikleri taşımalıdır? Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Kurban olabilmesi için, kurbanlık hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Bu da, deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.
c. Kurban ne zaman kesilir?
Kurban (udhiye), eyyâm‐ı nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise ikinci fecrin doğumundan sonra başlar; Zilhiccenin on ikinci günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu geçen süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Kurban Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir. Diğer kurbanlarda ise herhangi bir vakit söz konusu değildir.
d. Vekaletle kurban kestirilebilir mi?
Kurbanı, kişinin kendisi kesebileceği gibi, vekalet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet caizdir.
Vekalet yoluyla kurban kestiren kişi kendi bulunduğu yerde birisine vekalet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekalet verebilir. Vekalet, sözlü veya yazılı olarak ya da telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile verilebilir.
e. Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?
Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, birinin de evde bırakılmasını tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin durumuna göre etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.
f. Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir?
Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali'ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir (Ebu Davud; Menasik, 20). Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi uygun değildir.
Dosyalar