Erbaş, burada yaptığı konuşmada Kur'an-ı Kerim'i ve sünneti anlatmanın din görevlilerinin üzerinde bir emanet olduğunu ifade ederek, o emanete en güzel şekilde sarılmaları gerektiğini belirtti.
Mihrab, minber ve kürsünün Peygamber makamı olduğunu dile getiren Erbaş, "O yüzden bu topluluk, milletin ve ümmetin umududur. Ümmet bizim hizmetlerimizi bekliyor." dedi.
Erbaş, camilerin birer mektep haline getirilmesinin önemine işaret ederek, cami dersleriyle, camilerde Kur'an öğretimiyle kalbi camilere bağlı çocukların, gençlerin yetiştirilebileceğini kaydetti.
Din görevlilerinin sadece imamlık yapmadığını, her birinin aynı zamanda muallim olduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:
"Önceliğimiz Rabbimize, milletimize ve insanlara karşı sorumluluğumuzdur, kulluğumuzdur, inancımızdır. Önceliğimiz insanlığın huzurudur, adaletin, merhametin, güzel ahlakın yaygınlaşmasıdır. Bu şuur ve gaye, çalışmalarımızı, kazancımızı, hayatımızı bereketli kılacaktır. Derdimiz, insanlığın derdidir. Bugün mahallemizde, şehrimizde, bölgemizde, ülkemizde Rabbini ve Peygamberini tanımadığı için yolunu ve huzuru bulamayan tek kişi varsa kendimizi bundan sorumlu hissetmek zorundayız."
Diyanet İşleri Başkanlığının başlattığı "Gençliğe Değer Projesi"ni anlatan Erbaş, "Her görevlimize 10 gencimizi emanet ediyoruz. Hocamız, bir yıl boyunca bu gençlerimizin temel dini bilgileriyle, ahlaki davranışlarıyla ilgilenecek. Gençlerimizin kalbinde inancının daim olması, ibadetlere alışması için buna ihtiyacımız var, bunu biz yapacağız." ifadelerini kullandı.
Erbaş, nerede görev yaparsa yapsın din görevlilerinin insanları ırkçılık ve mezhepçilik fitnesinden uzaklaştırmak için çalışması gerektiğini belirterek, "Müslümanların düşmanları, bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor. Çeşitli örgütler kurduruyorlar, bu örgütler kan akıtıyor. Öldüren de ölen de 'Allahuekber' diyor. Bu fitneden dünyayı biz kurtaracağız. Vazifemizi küçümsememeliyiz. Dünyada vazifesi en büyük, en ağır ve en mukaddes olan bir topluluğuz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Din istismarı ile mücadele seferberliği başlattık"
Din istismarına karşı 81 ilde yürüttükleri çalışmalara da değinen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, imamların önderliklerini çok iyi değerlendirmek zorunda olduklarını ifade etti.
Erbaş, girmedikleri gönül, çalmadıkları kapının kalmayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Biz kapıları çalmazsak, biz gönül tellerini titretmezsek tabiat boşluk kabul etmez. Bir taraftan istismarcılar, bir taraftan hurafeciler, bir taraftan din-i mübini İslam'ı ticarete dönüştürenler, oradan birtakım menfaatler elde edenler o boşluğu doldurmaya çalışıyor. Biz buna fırsat vermeyeceğiz. Netice itibariyle o istismarlar bazen terör örgütlerine dönüşebiliyor ve bu örgütler kan akıtmaya kadar gidebiliyor. Din istismarı ile mücadele seferberliği başlattık, 81 ilimizi dolaştık, ziyaret ettik. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yapmış olduğu çalışmaları, raporları FETÖ ve DEAŞ raporlarını kitaplaştırdık, bir milyon civarında bastırdık. Bu kitapçıkları konferans verdiğimiz yerlerde vatandaşımıza ulaştırmaya çalışıyoruz, bilsinler, görsünler nasıl bu hale gelmişler. Sizler de bu konuda milletimizi uyaracaksınız. Milletimizin sahih dini bilgi ile buluşmasını sağlayacaksınız."
Din görevlilerinin özelde görev yerlerinin genelde ümmetin sorunlarıyla ilgilenmesi gerektiğinin altını çizen Erbaş, hizmet ettikleri bölgeyi bütün özellikleriyle iyi tanımalarını ve her konuda rehber olmalarını istedi.
Erbaş, din görevlilerinden dünyanın, ümmetin ve coğrafyanın yaşadığı sorunların sebeplerini ve çözüm yollarını öğrenmelerini, çözüme katkı sağlamaya çalışmalarını isteyerek, "Onun için seçici ve doğru okumalar yapmak zorundayız. Başkanlığımızın açıklamalarını, raporlarını Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yapmış olduğu çalışmaları takip edelim. Okuyan bir toplum olalım, yapılan çalışmaları raporları anlamaya, anlatmaya çalışan, başkalarına ulaştırmaya çalışan kimseler olalım." ifadelerini kullandı.
Seminere, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç, Antalya Müftüsü Osman Artan ve 81 ilden din görevlileri katıldı.
Kaynak:Diyanet Haber
YORUMLAR