NEYİ ARIYORSUN? (EŞ SEÇİMİ)
Yeliz LİV
Vaiz
Dünyada iki varlığa paha biçilemez: Birincisi, İslâm imanına ulaşmak; ikincisi, salih (a) bir eşe kavuşmaktır. Bu ikisinde hata etmek ateşe düşmektir: Birincisi ahirette, ikincisi dünyada. Her ikisinde isabet ise iki cihan saadetidir.
Ailenin kalıcılığı ve mutluluğu için yapılması gereken ilk ve önemli şey, eş seçiminde isabetli davranmaktır. Ancak modern kültürün bireysel, siyasal ve sosyal alanda uhrevi olana karşı maddi dünyayı öne çıkaran zihniyetine paralel olarak eş seçiminde öncelikler değişmektedir. Söz gelimi erkek için evleneceği kızın güzel olması, aile bütçesine katkı yapacak bir işinin bulunması; kız için ise evleneceği erkeğin yakışıklı, iyi bir gelir ve kariyer sahibi, ev ve ev eşyası, otomobil gibi araçların tamamına sahip durumda bulunması önem arz etmektedir. Evlenecek adayların birbirlerinde bu özellikleri aramalarında bir sakınca yoktur, ancak burada esas sorun eş adayındaki özellikleri ya bunlarla sınırlı tutmak ya da bunları öncelemek, temel hareket noktasını bu tür maddi özelliklerden oluşturmaktır.
İslâm’ın temel kaynaklarında bu konuda tavsiyeler yer almakta, Yüce Rabbimiz ve Hz. Peygamber (s.a.s.) eş seçiminde güzel ahlakın ve dindarlığın öne çıkarılmasını istemektedir. ““Rabbimiz! İçimizi sevinçle dolduracak/mutluluk verecek eşler ve nesiller bahşet ve bizi takva sahiplerine önder kıl” (Furkan, 25/72) ayetinde eşlerin nasıl olması gerektiğine işaret vardır. Hz Peygamber (s.a.s.), insanların eş seçiminde genellikle zenginlik, güzellik, soyluluk (asalet), dindarlık gibi özelliklere bağlı tercihlerde bulunduklarını ifade ettikten sonra: “Sen dini değerlere bağlı, ahlakı güzel olanı seç ki tercihin sana bereket ve hayır getirsin.” (Buhârî, Nikâh, 15; Ebû Dâvûd, Nikâh, 2) şeklindeki hadisi de ayetin açıklaması mahiyetindedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) eşte aranacak özellikleri kadınlar üzerinden belirlemektedir. Bunun sebebi, evlenme talebinin erkek tarafından yapılması, yani isteyenin erkek, istenenin kız olması yönünde gelişmiş bir örftür. Dolayısıyla bunlar aynı zamanda evlenmek isteyen erkekte de aranması gereken ölçülerdir.
Eş seçiminde ahlak ve dindarlığın (salih/a oluşun) öncelenmesi halinde mâlî durumlarının yetersiz olmasının problem olmayacağı ve Allah’ın zenginlik vereceği müjdelenmektedir. (Nûr, 24/32) Allah ise vaadinden caymaz. (Âl-i İmrân, 3/9) Hz. Ömer’in (r.a.) : “Allah, “Eğer fakir iseler Allah onları lütfu keremiyle zenginleştirir” buyururken, zenginliği nikâhta aramayanlara şaşarım” dediği nakledilir. (Kurtubî, el-Câmi’li-ahkâmi’l-Kur’ân, XI/220) İnsani ilişkilerde özellikle sürekli beraberlik getiren evlilik durumunda aranması gereken vasıf, temel insani değerlerin var olup olmadığıdır. İnsanlığını kaybeden zenginden, adamlığını kaybetmeyen fakir daha faziletlidir. Esasen evlenirken dikkate alınacak ölçü de bu olmalıdır.
Eş seçiminde fizikî güzellik önemli tercih sebepleri arasında yer almaktadır. Ancak güzellik de geçici ve gün geçtikçe solan bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla hareket noktasının sadece güzellik/yakışıklılık olduğu ve birbirine bağlılığı bu özelliğin oluşturduğu bir evlilik mutluluk ve kalıcılık konusunda riskli bir tercihtir. Yine soya dayalı asaletin evlilikte bazı insanların tercih kriterleri olduğu bilinmektedir, ancak “Ben falanın ya da falancaların damadıyım/geliniyim!” demek insana yapay bir itibar kazandırabilir ama şeref kazandırmaz. Zira Kur’ân-ı Kerîm, asaletin soyda değil, takvada olduğunu beyan eder.(Hucurât, 49/13)
Sonuç olarak zenginlik, güzellik ve asalet gibi özelliklerin tamamı geçicidir ve kalıcı olan, değeri ahirete taşan tek haslet güzel ahlaktır. Dolayısıyla insanların soy-sop, zenginlik, kariyer, güzellik-yakışıklılık gibi özellikleri tek seçenek olarak görmeleri, bunu temel amaç haline getirmeleri, bu alandaki beklentilerini yüksek tutmaları hayal ettikleri aile saadetine ulaşmaları önündeki en büyük engel olacaktır. İnsanların talepleri zihniyetlerini, hayat tarzlarını, olaylara bakışını ele verir. Hz. Mevlânâ’nın da dediği gibi: “Neyi Arıyorsan Osun Sen.”