İslam; yerleri, gökleri ve ikisi arasındakileri yaratıp düzene koyan, hüküm ve hikmet sahibi, yaratmakta, emretmekte kendisine mahsus olan yüce Allah’ın (c.c.) insanları dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırmak için gönderdiği dindir. İslam kuru bir ideoloji değil, bir hayat nizamıdır. Kâinattaki her şeye zerreden küreye özellikle de akıl ve irade verilen insanoğluna gitmesi gererken dosdoğru yolu gösteren, insanın her şeyine karışan bir dindir.
Bütün peygamberler Allah katında tek din olan İslam’ı tebliğ etmişlerdir. İslam’da öncelikle model insanlar Allah tarafından övülen ve örnek gösterilen peygamberlerdir.
İslam, nasıl insan olunması gerektiğini sadece fikirle, sözle ve kitapla ortaya koymakla yetinmez; bizzat “şekil-A’daki gibi olunuz” şeklinde model gösterir. Kur’an-ı Kerim’de
“İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır.” (Mümtehine, 60/4). Ayetiyle bildirildiği üzere Hz. Adem (a.s.)’dan başlayarak peygamberimize kadar bütün peygamberler insanlık için model alınması gereken en güzel örnektirler. Bu manada İslam’ın en son ve en mükemmel insan modeli Yüce Rabbimizin“Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 68/4)
Buyurarak ahlakını övdüğü, “Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” şanına sahip; 571 ile 632 yılları arasında Mekke ve Medine’de İslam’ın nasıllığını yaşayarak gösteren, en güzel örnek (üsve-i hasene) olan, kendi içimizden olan bizleri arındırmak için gelen peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) efendimizdir. “İşte İslam böyle yaşanmalıdır.” dendiğinde akla onun adı gelir. Yüce Allah, bu hususu Kerim Kitabında şöyle bildirmektedir:
“O (Allah) ki, ümmîler içinde kendilerinden olan, onları arındıran temizleyen, onlara Kitap ve Hikmeti öğreten bir peygamber gönderdi.” (Cuma, 62/2)
“Andolsun ki Allah'ın elçisinde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 33/21)
Ayet-i kerimelerden de anlaşılacağı gibi peygamberimiz “bizden içimizden” olup “bizi” tezkiye etmek için gelmiştir. Ve Allah’a ve ahret gününe kavuşmayı umanlar için örnek alınması gereken bir rasüldür. Bu noktada şuna dikkat etmek gerekir; model deyince sadece fikir, proje akla gelmemelidir. O fikrin ete kemiğe büründüğü, ortaya çıktığı bir anlamda prototip düşünülmelidir. Örneğin bir otomobil yapmayı istiyoruz. Önce arabanın neden, niçin, nasıl yapılacağını düşünürüz ortaya bir fikir koyar projesini oluştururuz. Sonra bu fikrin yani projenin prototipini çıkarıp ortaya çıkmasını istediğimiz arabanın örneği olacak modelini üretiriz. Bütün bunlardan sonra seri üretime geçeriz.
Teşbihte hata olmasın, Rabbim varsa affetsin. Allah (c.c.) İslam fikrini ortaya koyuyor. Sonra bu fikrin modeli olan peygamberleri ve en sonrada peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’i gönderiyor. Biz insanlara da bu modeli örnek alarak yaşayın diyor. Bizler de bu projenin seri üretimi olmuş oluyoruz. Seri üretimde çıkan ürün modeli örnek almazsa defolu olur. Defolu ürün de ucuza gider. Eğer biz değerli olmak defolu olmak istemiyorsak peygamberi örnek almalıyız.
Bir konu daha var ki piyasada tutulan bir modelin yan sanayisi, sahtesi hemen üretilir. Tarih boyunca peygamberler de gerçek örnekler olarak tutulduğu için sahteleri ya da kendilerini onların varisi olarak görenler ellerinde bir belge ve delil olmadan ortaya çıkabilmekte hatta piyasada da tutunabilmektedirler. Çocuğumuza bile telefon alırken orijinali olmazsa kabul etmezken “ben onu arkadaşlarımın yanında çıkaramam”, olmaz derlerken iş din, iman, kitap, peygambere gelince, modelin örneğinin örneğini almak hakikisi varken sahtelerine, uydurmalara kanmak çocuk kadar bile düşünememektir. Öyleyse gelin dinimizi ve Müslüman modelimizi Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim ve onun hayata geçmiş hali olan peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’den öğrenip yaşayalım.
Peygamberimiz bütün bu özellikleri ve görevleriyle tüm Müslümanlara modeldir. Aynı zamanda Çocukluğundan gençliğine, alış verişinden ticaretine arkadaşlığından, dostluğuna, yeme içmesinden oturup kalkmasına, eminliğinden doğruluğuna, şakalaşmasından kızmasına, antlaşmasından savaşmasına, yönetmesinden idare etmesine, öfkesinden merhametine, affetmesinden cezalandırmasına hasılı her hali ile bize örnek, model ve üsve-i hasene olan Rasülullahı okumak, anlamak ve yaşamak gerek.
Onu anlamak için onu modellemek için çocuklara yaklaşımından gençlere davranışına, kadınlara yaklaşımından engellilere davranışına, tabiata bakış açısından dünya malına karşı tutumuna kadar her halini öğrenmeli ve o ne yaptı ise onu örnek almalıyız. Peygamberimiz ibadetlerle ilgili olarak kendisinin örnek alınmasını bizzat istemiştir. Bir hadislerinde;
Mâlik (b. Huveyris) anlatıyor: Biz yaşça birbirine yakın bir grup gençle Hz. Peygamber'e (sav) geldik ve onun yanında yirmi gün kaldık. Allah Resûlü (sav) çok merhametli ve şefkatli idi. Ailelerimizi özlediğimizi ya da —dönmeyi— arzuladığımızı anlayınca geride kimleri bıraktığımızı sordu, biz de anlattık. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ailelerinizin yanına dönün. Onlarla ikamet edin. Onlara, (öğrendiklerinizi) öğretin ve onlardan (dinin gereklerini yapmalarını) isteyin. Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz siz de namazı öyle kılın. Namaz (vakti) geldiğinde içinizden biri sizin için ezan okusun. En büyüğünüz de size imam olsun.” (B631 Buhârî, Ezân, 18) buyurarak ibadetlerde kendisinin model olduğunu belirtmiştir.
Bizlerin de diğer peygamberi izâmla birlikte son Peygamber Hz. Muhammed'i (s.a.s) kendimize örnek almamız, eylem ve davranışlarımızı O’nun emir ve yasaklarına göre belirlememiz gerekir. Zira olgun mü’min olabilmenin yolu, O’na tabi olmaktan geçer. Rabbim bizleri O’nun yolundan gidenlerden eylesin. Amin.
Durali Gül Çankırı Cezaevi Vaizi