Mevlid Kandili
İl Müftümüz Hüseyin Gün’ün Mevlid Kandili Mesajı
Alemlere rahmet Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dünyayı şereflendirdikleri gece olan mübarek Mevlid Kandili’ni bir kez daha idrak etmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 14 Eylül Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece Peygamber Efendimizin doğduğu Rebiu’l-evvel ayının 12. gecesi yani mübarek Mevlid Kandili’dir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in doğumu insanlık için bir kurtuluş habercisi idi. Çünkü O, cehalet ve zulmün zifiri karanlığında tarihin en buhranlı günlerini yaşayan insanlığın beklediği kurtarıcıydı. Efendimiz (s.a.s.), Hz. İbrahim (a.s.) ve oğlu İsmail (a.s.)’ın duası (Bakara, 2/128-129), Hz. İsa (a.s.)’ın da müjdesiydi. (Saff, 61/6)
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), taşıdığı pek çok özellikleri ve faziletleriyle, gelmiş ve gelecek bütün insanların hatta tüm yaratılmışların en üstünü ve en şereflisidir. Kâinatın Efendisi Hz. Peygamber (s.a.s.)’i bizzat Yüce Allah övmüş ve Kur’an’da bize Hz. Peygamber (s.a.s.)’i pek çok özelliği ile tanıtmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:
“(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 21/107); “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 68/4); “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 33/21); “O, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur.” (Ahzâb, 33/40); “Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzâb, 33/45-46); “Andolsun size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe, 9/128)
İşte böyle pek çok üstün özelliklere sahip olan bir peygambere ümmet olmak ne büyük bahtiyarlıktır. Biz mü’minler O’nun kadrini ve kıymetini gereği gibi takdir etmeli, dünyadaki her şeyden ve herkesten çok sevmeli, Peygamber Efendimizi canımızdan daha ileri tutmalıyız. Allah Resûlünü sevmek mü’minler için cennete girme sebebidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisini sevdiğini söyleyen bir sahabeyi, “Öyleyse sevdiklerinle beraber olacaksın” diye müjdelemiştir. (Müslim, Birr, 161-165) Sadece Hz. Peygamber’i sevmekle yetinmemeli, O’nun ehl-i beytini (ev halkını) ve ashabını da sevmeliyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) saygı ve hürmet göstermek de yine Allah Teâlâ’nın bizlere emridir. (Fetih, 48/9)
Yine bizlere karşı son derece düşkün, şefkatli ve merhametli olan Peygamberimize şükran borcu olarak O’na bol bol salavat (salâtü selam) getirmeliyiz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Allah ve meleklerin Hz. Peygamber’e salât ettikleri hatırlatılarak şöyle buyrulmaktadır: “Ey mü’minler! Sizde O’na salâtü selam getirin.” (Ahzâb, 33/56) En önemlisi de bize Rabbimizi tanıtan, dinimizi öğreten ve ebedî kurtuluş yollarını gösteren Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e itaat etmeli, sünnetine tabi olmalıyız. Nitekim Kur’an’da, Efendimize itaat Allah’a itaat etmenin şartı olarak belirtilmiştir. (Nisâ, 4/80)
Kur’an’da Yüce Allah’ın; biz mü’minlere, Allah’ın ayetlerini okuyan, arıtıp tertemiz yapan, kitap ve hikmeti öğreten kendi içimizden bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunduğu bildirilmiştir. (Âl-i İmrân, 3/164)
Sevgi, saygı, şefkat ve merhameti, affetmeyi, hoşgörüyü, hakkı ve adaleti, doğruluğu, farklı inanç ve düşüncedeki insanlarla birlikte yaşamayı, düşkün ve zayıfları korumayı, yardımlaşma ve dayanışmayı velhasıl ne kadar insani değer ve ahlâkî güzellik varsa hepsini insanlığa O öğretti. Öğrettiği bu güzellikleri bizzat kendi hayatında yaşamak suretiyle “en güzel örnek” oldu. Her türlü zulmü, haksızlığı, cehaleti, kin ve düşmanlığı kaldırıp, insanlığı barış ve huzur ortamına kavuşturmak için bıkmadan usanmadan mücadele etti. O, öğrettikleriyle ve örnek hayatıyla insanlığın yolunu aydınlattı, Efendimiz (s.a.s.), ayet-i kerimede buyrulduğu gibi hakikaten insanlık için Allah’ın en büyük bir lütfu ve ihsanı oldu. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy bu gerçeği şöyle dile getirmiştir:
Dünya neye sahipse, O'nun vergisidir hep;
Medyun O'na cem'iyyeti, medyun O'na ferdi.
Bugün dünyanın içinde bulunduğu hazin durum, insanlık âlemi olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in insanlığa sunduğu değerlere, rahmet, adalet, hak ve hakikat, sevgi ve hoşgörü yüklü mesajlarına ne kadar çok muhtaç olduğumuzu çok açık bir şekilde göstermektedir. Efendimiz (s.a.s.)’i doğru bir şekilde tanımak, tanıtmak, getirdiği mesajlarını tüm insanlığa ulaştırmak konusunda biz Müslümanlara büyük görevler düşmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm Gümüşhane halkının, din görevlilerimizin ve bütün din kardeşlerimizin Mevlid Kandillerini tebrik ediyor; bu mübarek gecenin başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere ülkemiz ve İslam Âlemi hakkında hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.