Edep ve Hayâ: İmanın Temeli, Hayatın Süsü Günümüzde, hızla değişen dünya içerisinde, insanın fıtratında var olan ve onu insan yapan en önemli değerlerimizden ikisi olan edep ve hayâ giderek unutuluyor.
Edep, Arapça kökenli bir kelime olup, Türkçe karşılığı saygıdır. Kişinin haddini bilmesi, başkalarına saygılı davranması, toplum kurallarına uygun hareket etmesi ve ahlaki değerlere bağlı kalmasıdır.
Hayâ ise, "utanma, çekinme" anlamına gelir. Terim olarak, "nefsin çirkin davranışlarından rahatsız olması, onları terk etmesidir. " Hayâ, insanı her istediğini yapmaktan alıkoyan en önemli özelliklerden biridir.
Mevlâna'nın da dediği gibi, "İnsanın hayvandan farkı edeptir. " İnsanın edepten yoksun olması, onu insan olmaktan çıkarır. İslam dini, edep ve hayâya büyük önem verir.
Çünkü edep ve hayâ, imanın temel taşlarıdır. Yüce Allah, Kuran-ı Kerim'de müminlere; "Gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını" (Nur Suresi, 24/30) emrederek hayâ ve iffetin önemini vurgular.
Hz. Peygamber (s. a. v. ) de "Hayâ imandandır" (Buhari, İman, 16) hadisiyle hayâ ile iman arasındaki sıkı bağı ortaya koymuştur. Bu hadis, hayâsızlığın imanın zayıflaması anlamına geldiğini gösterir.
Hz. Peygamber'in "Utanmadıktan sonra dilediğini yap" (Buhari, Edeb, 78) sözü ise, hayâsızlığın her türlü kötülüğe ve günaha kapı açtığının bir göstergesidir.
İçinde bulunduğumuz dönemde, maddi değerlerin ön plana çıktığı, manevi değerlerin göz ardı edildiği bir çağda, edep ve hayâ duygusunu yeniden kazanmak büyük önem taşıyor.
Edep ve hayâ, insanı Allah'tan ve insanlardan çekinen, günahlardan uzak duran, iffetli ve erdemli bir hayat yaşayan biri haline getirir. Edep ve hayâ, insanın kendisini, ailesini ve toplumu koruyan bir kalkan gibidir.
Bu değerleri kaybettiğimiz zaman, toplumda ahlaki çöküş, huzursuzluk ve güvensizlik baş gösterir. Bu nedenle, toplumumuzun her kesiminde edep ve hayâ duygusunu yeniden canlandırmak için çaba göstermeliyiz.
Çocuklarımızı bu değerler üzerine eğitmeli, onlara edepli ve hayâlı olmanın önemini anlatmalıyız. Edep ve hayâ, insanlığın temel taşlarıdır.
Bunları kaybetmek, insan olmanın anlamını kaybetmek demektir.