Bir gün Efendimiz sav ashabıyla sohbet ediyordu, buyurdular ki: "Cebrail bana komşudan o kadar bahsetti ki zannettim komşu komşuya varis kılınacak" Komşuluk denilince ilk aklımıza düşen mesaj budur. İnsanlığın tecrübelerinden oluşan atasözleri de bu konuda ince mesajlar taşır bizlere. "Ev alma komşu al" Komşu komşunun külüne muhtaç".
Köy hayatından modern şehir hayatına geçen bizler bir çok "değer" gibi "komşuluk" değerini de yitirdik. En iyimiz girip çıkarken asansörde karşılaşınca selam veriyor. Komşuluk artık selam kelamdan çok göz aşinalığına inmiş durumda. Gerçi artık çok katlı rezidanslar için belki bu bile çok lüks olacak. İnsanlar kalabalıklarda yalnızlaşması bu yüzyılın bir getirisi. Akrabası olmayan, komşusu bulunmayan bir varlığa dönüştü insan maalesef. Bu yalnızlık insani değerlerin de tükenişine sebep oluyor ister - istemez. Hastalıkların baş sebebi "stres" de işte bu yalnızlığın tükenmişliğin olağan sonucu gibi karşımızda duruyor. " Onlar ki, iyice pekiştirdikten sonra da Allah’a verdikleri sözden dönerler, Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini ayırırlar, yeryüzünde fesat çıkarırlar; işte sonunda zararlı çıkacak olanlar da bunlardır." ilahi mesajı gösteriyor ki ilahi irade insanı insanlarla bir bağ içerisinde görmek istiyor, bu bağın zedelenmesi / kopmasını ise kötüleyerek bağın önemini ortaya koyuyor. Bu bağın aile bağı, akrabalık bağı, komşuluk, hısımlık, arkadaşlık ve dindaşlık bağı olduğu ayetin öncesi ve sonrasından kolaylıkla anlaşılabilecek bir vurgu.
PALU ailesini izlerken karşımızda duran olgu maalesef ki burada altı çizilen durum. "Akrabalık bağları" koparılmış küçük bir aile, oradan oraya sürüklenmiş neredeyse ülkenin dört bir tarafını dolaşmışlar. Komşuluk ilişkilerinin de çok sağlıklı olmadığı PALU ailesi, gün geçtikçe içine kapanarak kapkaranlık bir yapıya dönüşmüş. Bu karanlık "iradeyi" "aklı" sağlıklı düşünce ve değerlendirme" yetisini de kaybettirmiş bu aileye sonuç da çok garip ilişkiler içindeki "iradesiz" bireylerin oluşturduğu her türlü "vahşete", "cinayete" bulaşmış bir korkunç aile ortaya çıkmış. Kendilerinden başka herkesi kendilerini hedef alan insanlar olarak gören, dolayısıyla kendilenden başka herkesi "yalancılıkla" itham eden bu aile yaptıklarıyla daha çok konuşulacağa benziyor.
Gencecikbir kadını ağaca bağlayıp günlerce aç bırakarak öldüren bu cani insanları gören komşuların dikkatsizliği, umursuzluğu, kayıtsızlığı ayrı bir çılgınlık. Ağaca bağlı o kadını gören komşunun tepkisi sadece nedenini sormak ve bağını çözdürmekten ibaret kalıyor kadının ölümüne mani olmuyor. Bu garipliği güvenlik güçlerine haber vermiyor. Bu kayıtsızlık gencecik bir kadının günlerce ağaca bağlı açlıktan ölümüyle sonuçlanan bir vahşetle sonuçlanıyor. PALU ailesi ne kadar vahşiyse oradaki insanlar da en az onlar kadar vahşi değil mi Allah aşkına? Nasıl olur da gözlerinin önündeki bu vahşeti göremezler nasıl olur da bu vahşete duyarsız kalabilirler. Bu olay sadece bir tane değil ki? Küçücük çocuğun karnına taş bağlayan ve buna da kayıtsız kalan insanlar siz nasıl insansınız Allah aşkına? İnanın defalarca izledim o programı internet üzerinden defalarca gözyaşları içinde. Kenarda köşede değil insanların da şahit olduğu bir ortamda "vahşet" üzerine "vahşet" fakat insanlar "kayıtsız". Zaten bizi bu "kayıtsızlık" öldür müyor mu?
PALU ailesinin aile,akrabalık, komşuluk, hısımlık, arkadaşlık -dostluk, din kardeşliği bağları bozuk TAMAM da bu insanlar uzayda yaşamadılar ki içimizde yaşadılar içimizde vahşileştiler vahşetten vahşete bulaştılar. Bir musibet bin nasihatten evladır vecizesi bari devreye girsin "BAĞLARIMIZI" gözden geçirelim ne olur? Çevremize karşı körleşen hislerimizi, gözlerimizi açalım. Bunları yapalım ki körpecik insanlar vahşete kurban olmasın. Ne olur kendimize gelelim artık.